diff options
-rw-r--r-- | e/ef/eme-flores-cinsiyet-akselerasyonisti-manifestosu.muse | 681 |
1 files changed, 679 insertions, 2 deletions
diff --git a/e/ef/eme-flores-cinsiyet-akselerasyonisti-manifestosu.muse b/e/ef/eme-flores-cinsiyet-akselerasyonisti-manifestosu.muse index a6bb96d..98396f4 100644 --- a/e/ef/eme-flores-cinsiyet-akselerasyonisti-manifestosu.muse +++ b/e/ef/eme-flores-cinsiyet-akselerasyonisti-manifestosu.muse @@ -1,12 +1,689 @@ #title Cinsiyet Akselerasyonisti Manifestosu -#author Eme Flores #date 24/4/2019 #source https://ia600407.us.archive.org/22/items/2024-heimatlos-kultu-sizoqueer-ceviri-derlemesi/2024%20Heimatlos%20K%C3%BClt%C3%BC%20%C5%9EizoQueer%20%C3%87eviri%20Derlemesi.pdf #lang tr #pubdate 2024-12-21T17:56:06 -#authors Vikky Storm +#authors Vikky Storm, Eme Flores #topics komünizm, cinsiyet, cinsiyet abolisyonu, cinsiyet komünizmi, cinsiyet nihilizmi, cinsiyet teorisi, kesişimcilik, kuir, kuir nihilizmi, trans-cinsiyet #notes Çeviri: Konzept +<quote> +"Cinsiyete ölüm! Queerlere özgürlük! Ama cinsiyet kendi kuyruğunu yiyerek ölür. Cinsiyet +zaten ölüyor. Ölüm çıngırağı üzerimizde, ama kendini kurtarmak için hala zamanı var. Onu +nihai sonuna kadar akselere etmek bizim elimizde. Onu hızlandırmak. Bunu yapmak için… +Akselere et." +</quote> +--------- +*** Cinsiyet: İşlevi ve Kökenleri +**** Maddi Altyapı + +Cinsiyet Akselerasyonisti Manifestosu – Eme Flores & +Vikky Storm +Çeviri: Konzept +Cinsiyete ölüm! Queerlere özgürlük! Ama cinsiyet kendi kuyruğunu yiyerek ölür. Cinsiyet +zaten ölüyor. Ölüm çıngırağı üzerimizde, ama kendini kurtarmak için hala zamanı var. Onu +nihai sonuna kadar akselere etmek bizim elimizde. Onu hızlandırmak. Bunu yapmak için… +Akselere et. +Cinsiyet: İşlevi ve Kökenleri +Maddi Altyapı +Ne yapılması gerektiğini tartışmadan önce, ne olduğunu bilmemiz gerekir. Ve her zaman +olduğu gibi, bir sosyal sistemi anlamaya başlarken başlanması gereken yer onun maddi +altyapısıdır. Sosyal sistemi üreten maddi ilişkiler, sosyal sistemin kendisini anlamamız için +bize en iyi zemini sağlar. + +Maddi ilişkiler üretim ilişkileridir. Yani, emek harcadığımız ve bir şeyler ürettiğimiz çeşitli +yollarla ilişki kurma biçimimizdir. Tüm toplum bu üretim ilişkilerine dayanır ve tüm sosyal +sistemlerimizi üretirler. Cinsiyet de farklı değildir. + +Peki cinsiyetin maddi altyapı nerede yatıyor? Cinsiyet öncelikle üreme emeğinin +bölünmesiyle üretilir. Üreme emeği, seks, doğum, çocuk bakımı ve ev işleri de dahil olmak +üzere bir sonraki neslin üretilmesine yardımcı olan her türlü emektir ve cinsiyet, bu emeğin +nasıl bölündüğüne göre tanımlanır; farklı cinsiyetler, üreme emeği ile ilgili belirli görevleri +yerine getirmesi beklenen farklı sınıflardır. + +Cinsiyetin kültürler arasında nasıl farklılaştığı, bu görevlerin cinsiyetler arasında nasıl +bölüştürüldüğüne göre belirlenir. Bunun ürettiği belirli özellikler, üstyapı olarak bilinen şeydir. +Dolayısıyla, cinsiyet bu maddi altyapı tarafından üretilirken, aynı zamanda üstyapısında +cinsiyetimizi nasıl deneyimlediğimizi farklılaştıran çeşitli stereotiplerin, giyim tarzlarının, +biçimsel konuşmanın vb. bir karışımını da içerir. + +Ve bu tüm kültürler için geçerlidir. Endonezya’nın Bugi halkı, toplumumuzun iki cinsiyetinden +ziyade, toplamda beş cinsiyete sahiptir. Calabai ve calalai halkı sırasıyla erkek ve kadın +olarak cinsiyetlendirilmiş biyolojik özelliklere sahiptir, ancak tipik olarak makkunrai (kabaca +kadınlara eşdeğer) ve oroané’ye (kabaca erkeklere eşdeğer) atanan üreme emeği +görevlerini benimserler, bu da onlara farklı bir sosyal sınıf sağlar. Ancak daha da ilginci, diğer +dördünden farklı bir rol üstlenen beşinci cinsiyet olan bissu’lardır. Özel törensel dini +uygulamaları yerine getirirler ve diğer dört cinsiyetin bir karışımı oldukları söylenir. Makkunrai +ve calabai ev kadınlığı gibi tipik kadınsı üreme emeği görevlerini, oroané ve calalai ise +eşlerine destek olmak gibi tipik erkeksi görevleri üstlenirken, bissu bunu aşarak kendi +görevlerini yerine getirmektedir. + +Bugi cinsiyet sistemi, cinsiyetin ne kadar değişken olabileceğini göstermekle birlikte, bize +cinsiyetin maddi altyapısına dair mükemmel bir örnek de sunmaktadır. Bugilerin beş +cinsiyeti, üreme emeğinin Bugi halkı arasında nasıl bölündüğüne göre ayırt edilir. Diğer her +şey bu bölünme tarafından üretilir. + +Bizim kültürümüz onlarınkinden farklıdır ancak her ikisi de üreme emeğinin aynı türden +bölünmelerine dayanmaktadır. Cinsiyeti üreten şey, bu görevlerin nasıl paylaştırıldığıdır ve +diğer her şey bundan kaynaklanır. + +Maddi ilişkilerden bahsetmek çoğu zaman kapitalist ilişkileri şeylerin altyapısı olarak +adlandırmaya kadar varır, ancak bu cinsiyet için geçerli değildir. Bu, cinsiyetin maddi +altyapısının kapitalizmle hiçbir ilişkisi olmadığı anlamına gelmez; üreme emeği, kapitalist +üretim için yeni işçiler üretmek için gereklidir ve kapitalist üretim, erkek üreme emeğinin tam +doğasını tanımlama eğilimindedir. + +**** Seks ve Cinsiyet + +Cinsiyet biyolojinin değil de bu üretim ilişkilerinin bir ifadesi olduğuna göre, bu durumda seks +nerede kalıyor? Bazı psuedomarksistler seksin cinsiyetin maddi altyapısını oluşturduğunu +iddia etmektedir, ancak bu, biyolojiyi üretim ilişkilerinden önce merkeze alan tarihsel +materyalizmin gülünç bir anlaşımıdır. Biyoloji gerçekliğimizi etkiler, ancak sosyal +sistemlerimiz temellerini maddi koşullarımızda bulur. + +Ama seks bir şeydir ve eğer cinsiyetin temeli değilse, nedir? Bu formülasyon yanlış değildir, +sadece terstir. Cinsiyet, seksin temelini oluşturur. İçimizde zaten seksle doğmuyoruz. +Penislerimiz, vajinalarımız, memelerimiz, sakallarımız, kromozomlarımız vs. vardır, ancak +bunlar kendi başlarına seks değildir. Bunlar biyolojimizin özellikleridir, ancak biz bunları +seksler olarak gruplandırıyoruz. Penislere erkeklik organı dediğimizde, beden üzerinde +cinsiyet yaratmış ve dayatmış oluruz. + +Bunun anlamı, seksin biyolojik özelliklerimizin cinsiyetlendirilmesi olduğudur. Biyolojimize +cinsiyet atarız ve bunların doğuştan geldiğini iddia ederiz. Bu, cinsiyet sınıfı sistemini bize +dayatılan sosyal bir sistemden ziyade, sadece var olan doğal bir şey olarak sunmak için +kullanılır. Bedenlerimizi cinsiyetleştirerek, sanki cinsiyet bizim yarattığımız bir şey değil de +sadece çoktandır varmış gibi davranıyoruz. Bu nedenle seks, cinsiyeti güçlendirmeye ve +savunmaya hizmet eder. + +Seks doğuştan gelen bir şey değil, cinsiyetin üst yapısının bir unsuru olduğu için zaman +içinde değişmiştir. İlk insanlar yalnızca cinsel organlar gibi açıkça görülebilen özellikleri +cinsiyetlendirebilirdi. Ancak anatomi anlayışımız ilerledikçe yumurtalık gibi şeyleri +cinsiyetlendirebildik. Son zamanlarda kromozomlar, halihazırda cinsiyetlendirdiğimiz +özelliklerle olan ilişkileri nedeniyle cinsiyetlendirilmiştir. + +Ancak kromozomlar her zaman cinsiyetlendirilmemiştir. Yarım yüzyıl önce hiç kimse +göğüsleri ve vajinası olan birine bakıp, kromozomları XY olsa bile vücutlarını erkek olarak +cinsiyetlendirmezdi. Ancak 1986’da İspanyol engelli koşucu Maria José Martínez-Patiño +1986 Olimpiyatlarında kromozom testini geçemeyince insanlar onun erkek cinsiyetli +olduğunu düşünmeye başladı. Üç yıl önce, eski yöntemlere göre kadın cinsiyetli olduğunu +söyleyen bir cinsiyet doğrulamasından geçmişti, ancak XY olduğu için kromozom testini +geçemedi. Önceki çağlarda kimse vücudunun kadınlığını sorgulamazdı, ancak +kromozomların cinsiyetlendirilmesi sayesinde vücudu erkek olarak kabul edildi ve dışlanıp +utandırıldı. + +**** Dayatma ve Cinsel Şiddet + +Cinsiyet en eski sınıf sistemidir ve sonuç olarak, en eski en temel biçiminde bile devletten +önce gelir. Bu, kapitalizm, ırk, nöronormativite ve diğer çeşitli sınıf sistemlerinin aksine, +devletin cinsiyetin insanlara dayatıldığı birincil araç olmadığı anlamına gelir. Bu, devletin +cinsiyeti dayatmadığı anlamına gelmez, ancak birincil değil tamamlayıcıdır. Devletler ortaya +çıkmaya başladığında, cinsiyet çoktan kendini sağlamlaştırmış ve kendini başkalarına +dayatma konusunda oldukça ustalaşmıştı. + +Peki, devlet tarafından değilse, nasıl empoze ediliyor? Cinsel şiddet yoluyla. Bu konudaki +istatistiklere baktığımızda, cinsel şiddet oranlarının kadınlar arasında erkeklerden ve queer +bireyler arasında heteroseksüel erkeklerden daha yüksek olduğunu görüyoruz. Cinsel +şiddetin bazı biçimleri heteroseksüel kadınlar arasında queer kadınlardan, bazı biçimleri de +queer kadınlar arasında heteroseksüel kadınlardan daha yüksektir. Trans bireyler, +kendileriyle aynı cinsiyetten cis bireylere kıyasla daha yüksek oranda cinsel şiddete maruz +kalmaktadır. Bu durum başlı başına üzüntü vericidir ve bu durumdan etkilenenlerin hayatları +üzerindeki gerçek maliyeti göz ardı edilmemelidir. Bu dehşet verici bir durumdur ve hiçbir +şekilde küçümsenmemelidir. + +Bu yüksek cinsel şiddet oranları, öncelikle cinsiyet sistemi içindeki alt sınıflara yöneliktir. +Heteroseksüel, cis erkekler kadınlardan ve queer bireylerden daha üst bir konumda yer +almaktadır ve heteroseksüel cis erkeklerin cinsel şiddete maruz kalma olasılığı kadınlara +veya queer bireylere göre daha düşükken, kadınlar queer bireylere daha yakın oranlara +sahip olma eğilimindedir. Bu da cinsel şiddetin öncelikle alt sınıfa itilenlere ve dayatılan +cinsiyet normlarından farklı olanlara karşı kullanıldığını göstermektedir. + +Cinsel şiddet, kadınlar ve queer bireyler arasında polis şiddetinin diğer pek çok kişi arasında +oynadığı rolü oynamaktadır. Gerçekten de polis şiddeti var olmakla birlikte, kadınlara ve +queer bireylere uygulandığında sıklıkla cinsel içerikli olmaktadır. Özellikle queer bireyler +arasında cinsel şiddet genellikle açıkça ıslah etme amacıyla uygulanmaktadır. Yani, cinsel +şiddet, özellikle de tecavüz, queer bireylere karşı özellikle onları heteroseksüel ve cis +yapmak için kullanılır. Bu, cinsel şiddetin rolünün en açık olduğu zamandır, ancak her zaman +bu amaç içindir. Cinsel şiddet bu açık amaç için yapılmadığında bile, her zaman mağdura +egemen cinsiyet sistemini dayatma amacına hizmet eder. + +Seks işçileri söz konusu olduğunda, bu durum özellikle belirgin olabilmektedir. Seks işçileri +dünyanın hemen her yerinde yasadışı olan bir işi icra ettiklerinden, kendilerine yönelik cinsel +şiddeti polise düzgün bir şekilde bildirememekte ve bildirdiklerinde de genellikle seks işçiliği +yaptıkları için hapse atılmaktadırlar. Bu da kendilerine yönelik cinsel şiddetin, diğer gruplar +arasında mümkün olmadığı şekilde, devlet müdahalesi olmaksızın gerçekleştirilebileceği +anlamına gelmektedir. Buna ek olarak, seks işçilerinin kadın ya da queer olma ihtimalinin +heteroseksüel erkeklerden daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu bir tesadüf değil, kadınlara +ve queer bireylere yönelik cinsel şiddetin cezasız kalabildiği özel bir alandır. + +**** Modern Cinsiyet İkilemi + +Günümüzde cinsiyetsiz bir toplum bulunmamaktadır. Birçok varyasyon olmasına rağmen, +hepsi bir cinsiyet sistemi üreten bir üreme iş bölümü yaratmıştır. Aslında, en azından ilk +uygarlıklar ilk yazı sistemlerini geliştirdiğinden beri varlar. cinsiyet, toplum tarafından +geliştirilen ilk iktidar sistemidir. + +Ancak bunlar bir sistem değil, sistemlerdir ve modern cinsiyet ikilemi neredeyse tüm +dünyaya dayatılmıştır. Bazı farklı cinsiyet sınıf sistemleri hala mevcuttur, ancak genel olarak +liberal sosyal düzenin bölgesel olmaktan ziyade küresel bir sosyal düzen olarak ortaya +çıkması, diğer tüm sistemlerin sapkınlıkları olarak görüldüğü tek bir cinsiyet sistemi +üretmiştir. Diğer cinsiyet sistemleri bugün daha büyük bir küresel sistem içinde birer tutunma +noktası olarak hizmet vermektedir. + +Modern sistem bir Avrupa sistemidir, ancak kolonicilik sırasında ve kolonicilik yoluyla gelişen +bir sistemdir. Avrupalılar iktidarlarını dünya çapında genişlettikçe, diğer çeşitli cinsiyet +sistemleriyle temasa geçtiler ve farklılık görmek yerine bir sorun gördüler. Buna, işgal ettikleri +ve kolonileştirdikleri çeşitli halklara kendi cinsiyet sistemlerini dayatarak yanıt verdiler. Ancak +bir cinsiyet sistemini diğer gruplara bu şekilde dayatmak, onu zorunlu olarak dönüştürür. + +Böyle bir sistem başka bir kültüre empoze edildiğinde, sadece uygulama sürecinden dolayı +bazı özelliklerini kaybedecek ve diğerlerini kazanacaktır. Emperyalistler eski sistemin devam +etmesine izin veremeyecekleri için, kendi sistemlerini daha az esnek hale getirmeleri gerekir, +böylece eski sistemi hesaba katamaz ve insanları yeni sistemde bir yer bulmaya zorlarlar. +Din de buna yeni bir önem kattı. Cinsiyet her zaman dini bir öneme sahip olsa da, tek +cinsiyet sisteminin dayatılması daha önce olduğundan daha büyük ölçüde dini kurumların +hizmetinde ve onlar tarafından yapıldı. Hıristiyan misyonerler gittikleri her yerde Avrupalı +kolonyal cinsiyet sistemini zorluyor ve bunu Hıristiyan dini ahlakına sıkı sıkıya bağlıyorlardı. + +Bu durum esneklik eksikliğine katkıda bulunmuştur çünkü cinsiyete daha önce bu kadar +büyük bir rol oynamayan dini bir coşku aşılamıştır. + +Ve bu dayatma, dayatılan insanların zararına olmuştur. Daha önce birçok birinci ulus halkı, +toplumlarında kabul gören ve genellikle onurlu pozisyonlarda bulunan üçüncü cinsiyetlere +sahipken, bugün hala kendilerini bu üçüncü cinsiyetlerle tanımlayan insanlar baskı altında +tutulmakta ve marjinalleştirilmektedir. Bu uygulama aynı zamanda kültürün yok edilmesine +de hizmet etmiştir. Eski cinsiyet sistemlerine bağlı kültürel uygulamalar artık uygulanamaz +hale geldi ve Avrupa kültürel uygulamaları onlara dayatıldı. Avrupalı, Hıristiyan evlilikler +cinsiyet sistemiyle birlikte tüm dünyaya yayıldı ve bu süreçte yerel evlilik uygulamalarını da +dönüştürdü. + +Kapitalizmin yükselişiyle de dönüşüme uğramıştır. Koloni öncesi cinsiyet sistemi, +kapitalizmin yükselişinden önce Avrupa’da hakim olan ekonomik sistemlere güçlü bir şekilde +bağlıydı. Evlilik, üst sınıflar arasında ittifakları güvence altına alma ve alt sınıflar arasında bir +istikrar aracı olarak hizmet etmiştir. Cinsiyet, saray entrikaları ya da tarlalarda veya +şehirlerde çalışmanın gereklilikleri tarafından tanımlanıyordu. Ancak kapitalizmle birlikte +cinsiyetin giderek daha fazla ücretli emeğe ve onunla birlikte dönüşen evliliğe bağlandığını +görüyoruz. Üreme emeğinin erkek kısmı giderek kapitalist bir patron için çalışmaya, kadın +kısmı ise onun ücretli emeğini evden desteklemeye dönüştü. Cinsiyetin maddi altyapısı +üzerindeki bu etki, hem sınıfların çalışma biçiminde hem de üstyapının özelliklerinde +dönüşüme neden oldu. + +Bu yeni sistemin onu tanımlayan birkaç özelliği var. Bunların hepsi bir anda gelişmedi, ancak +tüm dünyaya dayatıldılar. Bunlar aşağıdaki gibidir: + + 1. Egemen iktidar yapısı tarafından tanınan tam olarak iki cinsiyet: Erkek ve kadın. Diğer +cinsiyetler sapkınlık olarak görülmekte, dışlanmakta ve marjinalleştirilmektedir. + + 2. Bu iki cinsiyet biyolojinizle özdeş ve doğuştan sabit olarak görülür. Her cinsiyet sistemi +cinsiyeti biyolojiye bağlarken, modern sistem bu ikisini eşitler. Bu sistemde erkek olmak bir +penise sahip olmaya bağlı değildir, bir penise sahip olmaktır. Ve bu cinsiyet değişmezdir. +Bunu değiştiremezsiniz. Eğer erkek olarak doğduysanız, ne olursa olsun erkek olarak +görülürsünüz. Seçenek ya da alternatif yoktur. + + 3. Evlilik, bir erkek ve bir kadın arasında yapılan ekonomik bir sözleşmedir. Kadın ve erkek +sadık olmak ve birlikte kalmak için bir anlaşma imzalamalıdır ve bunun ihlali sözleşmenin +ihlali olarak görülür ve bu nedenle kötüdür. + + 4. Evlilik, zorunluluktan dolayı yapılan sosyal bir seçimden ziyade aşk için yapılan kişisel bir +seçimdir. İttifaklar için yapılan evlilikler ya da görücü usulü evlilikler çoğunlukla geride +kalmıştır. Evlilik sadece evlenen iki kişi için bir seçimdir. + + 5. Evlilikte erkekten kadını geçindirmek için para kazanması, kadından da evi temizlemesi, +çocuklara bakması, yemek pişirmesi ve alışveriş yapması beklenir. +Bu özelliklerin hepsi modern sisteme özgü değildir ve bazıları eski sistemlerin +iyileştirilmesidir, ancak bireysel kültürü ve seçimi yok eden herkese dayatılmaktadır. + +*** Patriyarka + +Daha önce de değinildiği gibi, cinsiyet bir sınıf sistemidir ve erkekliğin toplum üzerindeki +tahakkümü ile tanımlanır. Bu nedenle cinsiyet sınıf sisteminin bir diğer adı da +patriyarkadır/ataerkilliktir. Toplumsal bir sistem olarak cinsiyet patriyarkadır ve patriyarka da +cinsiyetin sosyal sınıf sistemidir. Bu sınıf sistemi içinde, ikisi kabul edilmiş ve biri yıkıcı olmak +üzere üç farklı sınıf buluruz. + +İlk olarak, erkeklerimiz var. Üreme emeğini bölüştürürken, üreme emeğini ve bu emeğin +meyvelerini kontrol etmekle ve esas olarak üreme emeğini gerçekleştirenleri desteklemek +için ekonomik emek sarf etmekle görevli olanlar erkeklerdir. Bunun istisnası, onlarla +doğrudan ilişkiye girdikleri cinsel ilişkilerdir, ancak baskın ve kontrol sahibi olmaları beklenir. +Bu, erkekliğin maddi altyapısı olarak hizmet eder. Üstyapı daha geniş kapsamlıdır. Erkeklerin +harekete geçmekle, artan güçle ve sürekli rekabetle görevlendirildiğini görüyoruz. Üreme +emeği üzerindeki kontrolleri ve kadınlar üzerindeki tahakkümleri göz önüne alındığında, bu +sınıf patriyarka içindeki yönetici sınıftır. + +Öte yandan kadınlar yönetilenlerdir. Ev idaresi, aile için yiyecek hazırlama, çocuk yetiştirme +ve benzeri görevlerle birlikte üreme eyleminin çoğunu gerçekleştirmekle +görevlendirilmişlerdir. Ayrıca cinsel ilişkiye girmeleri beklenir, ancak bu ilişkiler erkek +tarafından kontrol edilir. Emekleri erkekler tarafından kontrol edilir ve sınırlandırılır ve bu +emeğin meyveleri erkekler tarafından yönetilir. Bu durum çevrelerindeki üstyapıya da yansır. +İtaatkar ve pasif olmaları, kendileri için geleni kabul etmeleri vs. beklenir. + +Erkeğin kadın üzerindeki bu sınıfsal dinamiği patriyarkanın başlıca dinamiğidir, ancak bunlar +tek iki sınıfı içermez. Bunun yerine, bazı insanların üreme emeği ile nüfusa dayatılandan +farklı bir şekilde ilişki kurduğunu görüyoruz. Bu durum özellikle, patriyarkanın dayattığı +dinamiklere uymayan cinsel ilişkilere giren kişiler için geçerlidir. Bu, aynı cinsiyetten +(gay/lezbiyen), birden fazla cinsiyetten (biseksüel/panseksüel) veya hiçbir cinsiyetten +(aseksüel) kişilere cinsel ilgi duyan kişileri içerir. Buna ek olarak, cinsiyetleri patriyarkanın +kendilerine atadığından farklı olan insanlar, cinsiyet atamasını kabul eden insanlar kadar +düzgün bir şekilde sınıflandırılamaz. Kişisel olarak erkek ya da kadın olsalar da, toplum +tarafından aynı şekilde muamele görmezler, bu nedenle ayrı bir sosyal sınıf oluştururlar. +Bunun karakteristik özelliği, seks ve romantizmin bir sonraki nesli üremekten ayrılmasıdır. +Tüm bu grupların bir sonraki nesli üremesi hala mümkün olsa da, bu artık seks ve +romantizmin gerekli bir parçası değildir. + +Bu üçüncü sınıf, ilk iki sınıftan farklılığıyla tanımlandığı için queer olarak adlandırılır. Queer +insanlar, patriyarka tarafından kendilerine atfedilen üreme iş bölümüyle farklı şekilde ilişki +kuran insanlardır. Farklı ilişkiler nedeniyle, queer insanlar doğaları gereği bir bütün olarak +sınıf sistemine karşı yıkıcıdır ve patriyarka altında devrimci sınıfı oluştururlar. + +Bu queerlik, modern cinsiyet sisteminin özel bir karakteristiğidir. Diğer cinsiyet sistemleri aynı +sınıf sistemine sahip değildir ve bu nedenle insanlar için farklı kategorilere sahiptir. Aslında, +eski cinsiyet sistemlerinin sürdürüldüğü yerlerde, queerlikten bahsetmek doğru değildir. +Kendilerini eski cinsiyet sistemlerindeki cinsiyetlerle tanımlayan pek çok kişi, kendilerine +dayatılan modern cinsiyet sistemi nedeniyle queerdir, ancak pek çoğu bu cinsiyetlere sahip +topluluklarda bulunmanın karmaşıklığı nedeniyle queer değildir. + +**** Cinsiyete “Evet” Demek + +Sınıf, sınıf, sınıf. Tahakküm ve kontrol altındayız. Sınıflandırıldık ve bölündük. Peki biz tüm +bunların neresindeyiz? İnsanlar bu gibi sınıfları yalnızca dayatılmış olarak görüyor, ancak bu, +onunla gerçekte nasıl etkileşimde bulunduğumuzu açıklamakta başarısız oluyor. Bu bize +basitçe dayatılmıyor. Bizler onun içinde aktif katılımcılarız, onu gerçekleştiriyoruz. + +Burada Judith Butler’ın analizini dinleyebiliriz: Performatif eylemler, yani bir kimlik inşa eden +tüm küçük eylemler, cinsiyetin bireysel düzeyde nasıl işlediğini anlamanın anahtarıdır. +Bunları yaptığımız en temel şeylerde buluruz ve “Ben bir kadınım”, “Hayır, onunla +oynayamam. O bir erkek oyuncağı”, “Erkekler erkek gibi davranacaktır”. Bu eylemler hem +kendi içimizde hem de başkalarının içinde bir kimlik üretir. Bu eylemlerde bulunarak kendinizi +kadın ya da erkek olarak tanımlarsınız ve başkalarını da erkek ya da kadın olarak +tanımlarsınız. + +Bu pek de özgürce yapılmamaktadır. Sistemin şiddeti içsel ve sistemiktir. Bu eylemleri +cinsiyetin şiddetiyle çevrelenmiş olarak gerçekleştiriyoruz. Ama yine de gerçekleştiriyoruz. +Cinsiyet kendini bize zorla kabul ettirmekle yetinmiyor. Bunun yerine, bizi kendisine “evet” +demeye zorluyor. + +Bu bir kontrol ve yeniden üretim yöntemi olarak hizmet ediyor. Cinsiyet doğuştan gelmez, +ancak bizi bir sınıfa atayarak ve bu sınıfa evet demeye zorlayarak yayılır. “Evet, ben bir +erkeğim. Ben buyum ve hep böyle oldum. Bundan kaçamam ya da bunu inkar edemem. Ben +bir erkeğim.” Bu, tekrarlamaya zorlandığımız bir yalandan başka bir şey değildir. Ama +yeterince tekrar edersek, buna inanmaya başlarız. Cinsiyet doğal, kaçınılmaz ve ebedi hale +gelir. Dayatılan bir kimlik olmaktan çıkar ve kim olduğumuzun ebedi bir parçası haline gelir. +Cinsiyetime itiraz ederek, özünde ben olan şeye itiraz etmiş oluyorsunuz. + +Burada cinsiyetin en büyük savunma mekanizmalarından biri yatıyor: Kendimiz. Bunda ısrar +ediyor ve bundan yüz çevirenleri reddediyoruz. Yoldan dönenler için bu kutsal olmayan bir +eylem haline geliyor. Aslında, bize sanki başka bir seçenek yokmuş gibi geliyor. Evet diyoruz +çünkü söyleyebileceğimiz tek şey bu. Başka türlü olması düşünülemez hale gelir. + +*** Komünizm +**** Komünist Hareket + +Ancak şimdi cinsiyetin toplumun geri kalanıyla nasıl bir ilişki içinde olduğunu anlamak için +komünizmden bahsetmeliyiz. Bunun için de komünizmin ne olduğunu bilmeliyiz. + + +<quote> +“Biz komünizmi, mevcut durumu ortadan kaldıran gerçek hareket olarak +adlandırıyoruz. Bu hareketin koşulları, şu anda var olan öncüllerden +kaynaklanmaktadır.” + +Karl Marx, Alman İdeolojisi +</quote> + +Komünizm bu şekilde düşünüldüğünde, mevcut toplumsal düzene karşı, ezilenlerin +kurtuluşunu amaçlayan bir harekettir. Bu, uğruna çabaladığımız bir ideal olarak değil, +günümüzde var olan gerçek, aktif bir hareket olarak görülmelidir. Komünizmi gelecek +planlarında değil, işyerini sabote eden bir işçide, tacizci kocasından çocuklarıyla kaçan bir +kadında, Hindistan hükümetine karşı gerilla savaşına girişen Naxalitlerde, şehirlerini +yağmalamak ve yakmak için polisi reddeden isyancılarda vb. buluruz. + +Komünist hareket içinde, günümüzde yapılmakta olan tüm önemli çalışmaları bulabiliriz. +Komünist hareket çok uzaklardaki bir idealle ilgili değil, ürettiği anlık komünizmle ilgilidir. Bu, +toplumu derhal komünizeleştiren mevcut duruma karşı aktif bir başkaldırıdır, bir üniversitede +oturup koltuğundan dünyayı değerlendiren teorisyenlerde değildir. Basitçe mevcut durumun +değişmesi gerektiğini belirtir ve ardından bunu gerçekleştirmek için harekete geçer. + +Ancak bu durum sadece tek bir sınıf sistemi ya da içinde yaşadığımız toplumun tek bir +unsuru olarak algılanmamalıdır ve algılanamaz. Mevcut durum kapitalizm, cinsiyet, ırk ya da +devlet değildir. Aksine, liberal toplumun bütünü ve içerdiği her sistemdir. Bu nedenle +komünist hareket kendini liberalizmle tam bir karşıtlık içinde bulur ve bize liberalizmin +başarısız analiz ve politikalarına karşı bir alternatif sunar. + +Liberal analizler baskıyı bir dizi ayrı ama birbiriyle kesişen baskı sistemine indirgemektedir. +Bu da onlara karşı verilen mücadeleleri ayrı ama müttefik hale getirir. Irkçılık karşıtı bir +hareket, feminist bir hareket, ekonomik adalet hareketi vs. vardır, ancak bunlar sadece +müttefiktir, aynı hareket değillerdir. Bu, liberal kesişimsellik anlayışını oluşturur. +Kesişimselliğin bu liberal versiyonu, (ezilenler arasında) egemen veya (ayrıcalıklılar +arasında) pasif olabilen sistemler sunar, bu nedenle beyaz bir eşcinsel erkek yalnızca +anti-queer baskıyı gerçekten deneyimler ve diğer tüm sistemler onun için sessizdir. + +Gerçekte, baskıcı sistemler bundan daha fazlasıdır. Liberal toplumda sınıf sistemlerinin +tahakkümünden etkilenmeyen hiç kimse yoktur. En güçlü kapitalistten en alt düzeydeki +işçiye, otoriter patriyarktan belirsiz genç trans kadına, kontrolcü sığınma evi yöneticisinden +zorla ilaç verilen şizofrene, beyaz soylulaştırmacıdan aile apartmanından itilen siyah aileye +kadar herkes bu sistemlerin kontrolünü tecrübe eder. Hiç kimse dokunulmadan bırakılmaz. +Pasif kontrol sistemleri olmaktan ziyade, aktif totaliter bir bütün, bir bütünlüktürler. + +Bu bütünlük toplumun her parçasını kuşatır, toplumun her üyesine hükmeder ve içinde +barındırdığı herkesi ve her şeyi yabancılaştırır. Kaçınılmaz ve otoriterdir. Bütünlük, liberal +analizden ziyade komünist analizin bizi götürmesi gereken yerdir. + +Benzer sorunları, baskıyı sınıflar üzerinden belirli kimliklere yapılmış olarak gören liberal +kimlik siyaseti anlayışlarında da buluyoruz. Bu da kimliği üstyapıdan ziyade temel haline +getirir. Bunun anlamı, liberal özgürleşme anlayışının kimliğinize saygı duymak ve kimliğinize +adil davranmak olduğudur. Ancak, bunu yapsak bile, kimliklerimiz bizi ezmeye devam +edecektir çünkü onlara neden olan altta yatan koşulları ele almamaktadır. Onlara göre, +deneyimlediğimiz belirli bir baskı sisteminin tahakkümünü ortadan kaldırmak bizi bu +sistemden özgürleştirir ve ayrıcalıklara sahip olanlarla eşit hale getirir. Ancak bu, bütüne +dokunmadan bırakır. + +Liberal siyaset nihayetinde reformizmden ibarettir, devrim ya da ortadan kaldırmadan değil. +Komünist siyaset bize reformizm değil, ortadan kaldırma yoluyla ileriye giden bir yol sağlar. +Cinsiyet bizi özgürleştirmek için reforme edilemez, ortadan kaldırılmalıdır. + +**** Bütünlük + +Maddi altyapıları ve üstyapıları tartışırken, bu sistemlerin mevcut analizlerini kabul etmek +önemlidir. Bu sistemlerin daha geleneksel analizleri, altyapıyı tamamen kapitalist üretim +ilişkileri açısından ele almaktadır. Bu görüşe göre altyapı, yalnızca üretim araçlarının +kapitalist mülkiyetidir. Bu altyapısal ilişki daha sonra daha geniş liberal toplumsal düzen +içinde diğer baskı sistemlerini uygulamaya devam eder. Cinsiyet altyapısal değil, kapitalist +üretim ilişkileri tarafından üretilen üstyapının bir yönüdür. Ancak bu görüş, diğer baskı +sistemlerinin altyapısal yönlerini göz ardı etmektedir. Cinsiyet yalnızca bir kimlik değildir. +Temelde bir sınıf sistemi üreten bir üretim ilişkisidir. Cinsiyet ve kapitalizm altyapısal olma +konusunda yalnız da değildir. Nöronormativite, beyaz üstünlükçülüğü, devlet vb. için de +temel yönler bulabiliriz. + +Bununla birlikte, bu diğer sistemlerin altyapısal olmalarını ayrı oldukları anlamına gelecek +şekilde yorumlamak hata olacaktır. Eğer böyle yaparsak, liberal kesişimsellik analizlerinin +yarattığı aynı sorunlarla karşılaşırız. Kapitalist üretim devam ederken, evde kadınlara +dayatılan üreme emeğine dayanır. İşyerinde üretilen değer, yeni işçi nesilleri üretilmeden ve +işçiler eşlerinin ve kendilerinin üreme emeği yoluyla desteklenmeden mümkün olmaz. Bu +şekilde üreme emeği, kapitalizmden bağımsız bir sınıf sistemi olduğu kadar, kapitalist sınıf +için yapılan ücretsiz emektir. + +Ayrıca, cisheteronormatif sistemlerin dayatılması ile engelliliğin dayatılması arasında da +benzerlikler buluyoruz. Hem fiziksel engellilik hem de nörodiverjans biçimindeki engelliler, +sosyal olarak normal işçilik yapabilme becerisi açısından tanımlanmaktadır. Bir kişi bir patron +için diğer işçilerin yapabildiği şekilde çalışamadığında, bu bir engellilik haline getirilir. Ve +queerlik bunun üretim ilişkileri içindeki bir yansımasıdır. Queerlik, cinsiyetin zorunlu emeğine +katılmamaktır sonuçta. Queerliğin sıklıkla akıl hastalığı terimleriyle düşünülmesi bir hata +değildir. Bunlar maddi olarak birbirlerinin altyapısının farklı bölümlerindeki yansımalarıdır. + +Ve bu tartışma, devlete içkin üretim ilişkilerini görmezden gelemez. Nihayetinde devlet +emektir. Bir kumaşı paltoya dönüştürmek ne kadar emek gerektiriyorsa, bir grevi kırmak da o +kadar emek gerektirir. Ancak bu emek aynı emek değildir. Polisler işçi değildir. Bir işçinin +aksine, grev kıran bir polis kapitalist sınıf için değer üretmez. Bunun yerine, polisler bizzat +emek üretiminin yapılarını dayatmaktadır. Bu, kendi içinde, işçilerinkinden çok daha farklı bir +üretim ilişkisidir. Aralarında bir ilişki yoktur, ancak devletin emeği, sınıf sistemlerini üreten +üretim ilişkilerinin uygulanmasına hizmet eden emektir. Birçok devlet teorisinin söylediğinin +aksine, bu üstyapısal değildir. Bu altyapısaldır. + +Elbette, diğer baskı sistemleri de benzer şekillerde birbirine bağlanan temel unsurlara +sahiptir. Tüm baskı sistemlerinin etkileşim içinde olduğu tüm yolların tam bir özeti bu yazının +kapsamı dışındadır, ancak unutulamaz. + +Bu üretim ilişkileri birbirinden ayrı değildir. Farklı şekillerde işliyor olabilirler, ancak tekil bir +altyapısal sistem oluştururlar. Baskı, birbiriyle etkileşim halinde olan çeşitli sistemler değil, +tekil bir bütünleştirici altyapı, bir bütünlüktür. Bu bütünleştirici altyapı, farklı baskı biçimleri +arasındaki içsel bağlantıyı terk etmeden liberal analizin hatalarını terk eden komünist bir +kesişimsellik anlayışı için alan yaratır. + +Altyapının bütünleştirici doğası, altyapıyı bir bütün olarak ele almadan altyapının bazı +yönlerini değiştiremeyeceğiniz anlamına gelir. Gerçekten de, önceki toplumsal düzenlerden +mevcut liberal toplumsal düzene geçerken, cinsiyetin üretilen yeni toplum türüne uyacak +şekilde dönüştüğünü görüyoruz. Bunun nedeni, üreme emeğinin diğer tüm maddi ilişkilerle iç +içe geçmiş olmasıdır. Ekonomik faaliyet için üretim ilişkilerinin değiştirilmesi, üreme emeğinin +bölünmesini de zorunlu olarak değiştirir. Altyapı, tekil bir sistem olarak organik bir şekilde +işler. Tek bir altyapı, tek bir sistem vardır. Bir toplumun bir bütünlük olması bu anlama gelir. + +**** Cinsiyet Komünizmi + +En basit haliyle cinsiyet akselerasyonizmi, cinsiyetin kendi çürüme sürecini cinsiyet sınıf +sistemini yok etmek için kullanmaktır. Bu, cinsiyete uygulanan sınıfsal ortadan kaldırmadır, +cinsiyetin kendisini ortadan kaldırmak için toplumun devrimci bir şekilde elden geçirilmesidir. +Bu, mevcut toplumun tamamının ortadan kaldırılmasından ayrı olarak yapılamaz. Bütünlük, +onu diğer baskı sistemleriyle aynı sistem olarak görmemizi gerektirir. + +Bu nedenle, sınıfın tüm biçimlerini ortadan kaldırmadan cinsiyetin ortadan kaldırılmasına +girişemeyiz. Cinsiyeti ortadan kaldırmak için kapitalizmi, ırkı, nöronormativiteyi ve devleti de +ortadan kaldırmak gerekir. Bunlar tek bir sistemdir. Devam etmesine izin verilemeyecek tek +bir liberal toplumsal düzen oluştururlar. Amacımız sadece bir parçaya son vermek değil, +sınıflı toplumun kendisine son vermektir. + +Bu, komünist hareketin sürecidir. Bu nedenle, cinsiyet akselerasyonizmi cinsiyet +komünizmidir ve cinsiyet akselerasyonizmi cinsiyeti ortadan kaldırmaya giden yol +olduğundan, cinsiyet komünizmi cinsiyet akselerasyonizmidir. + +**** Komünizmde Cinsiyet Kimliği + +Pek çok kişi cinsiyetin kaldırılmasıyla kendi cinsiyet kimliklerimizin elimizden alınacağından +korkmaktadır. Cinsiyeti ortadan kaldırarak, her ne kadar bu kimlikten hoşlanıyor olsanız da, +sizi cinsiyetinizle özdeşleşmeyi bırakmaya zorlayacakmışız gibi. + +Bunun gibi birçok durumda, bir benzetme yapmak açıklayıcıdır. Bunun için fırıncılardan +bahsedelim. Bir kişi fırıncılık yaparak kapitalist sistemle ilişki kurduğunda, bu fırıncılık +etrafında bir kimlik oluşturma eğilimindedir. Yani, yemek pişirdiğiniz bir kariyere sahip olmak +fırıncı kimliğini yaratır. Benzer şekilde, üreme emeği ile belirli şekillerde meşgul +olduğunuzda, hem size verilen cinsiyete uyduğunuz hem de size verilen cinsiyeti +reddettiğiniz şekillerde belirli toplumsal cinsiyet kimlikleri yaratırsınız. Her iki durumda da, +altyapının bir unsuru içinizde bir kimlik yaratmaktadır. Yani toplumsal konumunuzdan +kaynaklanan kimliğiniz üstyapısaldır. + +Yani insanları fırıncı olmakla ya da kadın olmakla özdeşleşmeyi bırakmaya mı zorlayacağız? +Kısa cevap, “Hayır, altyapıyı değiştirmek ve üstyapının istediği yere inmesine izin vermekle +ilgileniyoruz,” ancak daha kapsamlı bir inceleme yapılması gerekiyor. + +Bu kimliği üreten kapitalist kariyer sistemi ortadan kaldırıldığında fırıncı kimliğime ne olacak? +Bu çok daha ilginç bir soru zaten. Kapitalizmin karakterize ettiği emek zorlaması olmadan, +ekmek pişiren biri artık bu kariyer içinde kalmaya zorlanamaz. Kimliğin temel nedenlerinin bu +şekilde terk edilmesi, kimliği sabitlenmemiş halde bırakır. Kimlik devam edebilir, örneğin +ekmek pişirmeyi gerçekten seviyorsanız, fırıncı olmakla özdeşleşmeye devam edebilirsiniz, +ancak kimliğin altında yatan bir mantık yoktur ve bugün fırıncı olarak özdeşleşmek gibi iktidar +yapılarından çıkmaz ya da bu yapıları güçlendirmez. Ancak, bugünün aksine, fırıncılık sizin +için sabit bir şey haline gelmeden, fırıncı olmadan da fırıncılıkla ilgilenebilirsiniz. + +Fırıncı kimliği zaman içinde muhtemelen kaybolacaktır, gerçi devam etmesini sağlayacak +pek çok sosyal faktör vardır, ancak sosyal ve siyasi önemini kaybedecektir. Fırıncı kimliğinin +terk edilmesini, onu üreten kariyer sistemini ortadan kaldırmaya zorlamaya gerek yoktur. + +Bu şekilde, insanları cinsiyetleriyle özdeşleşmeyi bırakmaya zorlamaya gerek ya da arzu +yoktur. Bir iktidar sistemi olarak cinsiyetin sona ermesi bizim hedefimizdir ve cinsiyet +kimliklerinin sona ermesi, eğer gerçekleşecekse, nihai bir sonuçtur, önemli veya uğruna çaba +göstermemiz gereken bir şey değildir. + +**** Geleceğe Hayır + +Mevcut durumun tüm parçalarına bağlı olan şey, sürekli büyüme gerekliliğidir. Devletler ve +beyaz üstünlüğü, emperyalist ve kolonyal yayılma yoluyla sonsuza kadar dışa ve çoğu +zaman içe doğru iter. Kapitalizm sermayenin sonsuz genişlemesinin peşindedir. Peki ya +cinsiyet? Hizmet ettiği nihai amaç insanların sürekli genişlemesidir. Temelinde yatan üreme +emeği, sonsuz nüfus artışına hizmet eder. + +Bu sürdürülemez büyüme mevcut durumun karakteristik özelliğidir ve tüm baskı sistemlerini +birbirine bağlar. Her türden komünizm nihayetinde bu büyüme ve genişleme ihtiyacına +meydan okumalıdır. Sosyalizm ekonomik büyüme ihtiyacını, anarşi devletin büyüme +ihtiyacını yok eder, queerlik nihayetinde sevgi ve üremeyi birbirinden ayırır. Artık hepimiz bizi +sürekli üremeye zorlayan rollerle sınırlandırılmayacağız ve bunun yerine, isteyip +istemediğimizi seçmekte özgür yaşayabileceğiz. + +Büyüme ihtiyacını yok ederek ve sonsuz üremeyi sona erdirerek, queerlik ve genel olarak +komünizm bildiğimiz geleceği ortadan kaldırır. Burada queerliğin en radikal sonunu +buluyoruz. Queerlik sayesinde kendimizi büyüme ihtiyacından kurtarırız ve karşılığında +geleceğe “hayır” deriz. Ve bu radikal “hayır” ile başka bir yol olabileceğini hayal edebiliriz. + +*** Cinsiyetin Alacakaranlığı +**** Cinsiyete “Hayır” Demek + +“Hayır.” Herkes cinsiyete evet demez. “Reddediyorum.” Bu insanlar farklı bir yol, farklı bir +hayat seçmişlerdir. “Ben değilim.” Bu farklı bir kimlik oluşturur. + +Size erkek sınıfı atandığında, ama siz yüksek sesle aksini iddia ettiğinizde, cinsiyete “hayır” +demiş olursunuz. cinsiyet size olduğunuz şeyi verdi, ama siz tiksintiyle geri döndünüz. Siz bir +erkek değilsiniz, başka bir şeysiniz. Bazıları kadınlıkta rahatlık bulur, diğerleri ise tamamen +dışında bir şeyde, ama hangi yolu seçerseniz seçin, cinsiyete hayır dediniz. + +Benzer şekilde, kadın sınıfına atandığınızda, ancak yine yüksek sesle aksini iddia +ettiğinizde, cinsiyete “hayır” demiş olursunuz. Erkekliği ya da ötesinde bir şeyi benimsemeniz +cinsiyetin reddi, ona sırt çevirmeniz anlamına gelir. + +Görevinizden ayrı oturduğunuzda transsınız demektir. + +**** Sistemdeki Çatlaklar + +Modern cinsiyet sistemi zayıftır. Kendisini nasıl şekillendirdiğiyle kendi sonunu hazırlamıştır. +Modern cinsiyet sistemi kendini yayarken, rakip sistemleri yok etme esnekliğinden +vazgeçmiş ve kendini tüm kültürlere dayatmıştır. Ancak bu durum birçok insanı açıklamakta +yetersiz kalmasına neden olmuştur. Birçoğu kendilerine atanan cinsiyetle ilgili büyük +zorluklar yaşamakta ve kendilerine alternatif sunulmadığı ve cinsiyetleri değişmez olarak +görüldüğü için sistemin kendisine yıkıcı hale gelmektedirler. + +Cinsiyetleri biyolojik özelliklerinin cinsiyetlendirilmesiyle eşleşmeyen insanlar tam olarak yeni +değildir. Bugi cinsiyet sistemi gibi birçok önceki sistemde bu tür insanlar için açık sınıflar +vardı. Bunlar çok cinsiyetli sistemlerdir ve biyolojilerine atanan cinsiyeti kabul etmek +istemeyenler için bir alana sahiptirler. + +Ancak trans bireyler cinsiyet sistemiyle bu şekilde ilişki kurmazlar. Çok cinsiyetli sistemlerde +farklı cinsiyet ve cinsiyetlere sahip insanlar kendi sınıf sistemleri içindeki cinsiyeti kabul +ederken, trans cinsiyet bunu reddediyor. Modern cinsiyet sisteminde translara yer yok, bu +yüzden biz bu sistemi yıkıyoruz. Dolayısıyla translar tarih-ötesi değil, dünyaya dayatılan +post-kolonyal cinsiyet sisteminin tarihsel olarak olumsal bir özelliğidir. Trans bireyler +dünyanın her yerinde illa ki var olan bir özellik de değildir. Cinsiyet çeşitliliğine izin veren +cinsiyet sistemleri içinde, içinde yaşadıkları sistemin işleyiş biçimi nedeniyle kendi cinsiyet +sistemleri bağlamında hareket eden insanları trans olarak adlandırmak çoğu zaman doğru +değildir. Bu toplumsal cinsiyet sistemleri esneklikleri nedeniyle daha az baskıcıdır, ancak +daha sağlamdırlar. Sağlamlıkları nedeniyle, bunlarla mücadele etmek, söz konusu sisteme +özgü farklı stratejiler gerektirecektir. + +Cinsiyet sınıf sistemi içindeki yerimizi kabul edemeyen ya da kabul etmek istemeyen trans +bireyler, bu sisteme muhaliftir ve bugün var olan haliyle cinsiyet bizi açıklayamaz. Diğer +cinsiyet sistemleri daha esnektir ve içlerindeki herkesi hesaba katabilir. Çok cinsiyetli +sistemler, biyolojileriyle ilişkili cinsiyetle çalışamayan insanlar için seçenekler sunar. Bu, +insanların sisteme daha kolay uyum sağlayabileceği anlamına gelir ve sisteme güç verir. +Bizim sistemimiz bunu yapmıyor ve bu sistemdeki bir çatlaktır. Bu da bize “hayır” demek için +bir neden sağlıyor. + +**** Devrim + +Daha önce de tartışıldığı gibi, performatiflik, cinsiyet tarafından atandığınız sınıfı aktif olarak +kabul etmenizi gerektirir. Bu cinsiyetin bir gücüdür çünkü sizi kendi baskınıza ortak olmaya +zorlar, ancak aynı zamanda bir zayıflıktır. Sınıfınız kısmen sizin onu aktif olarak kabul +etmenize dayandığından, bu aktif redde giden yolu yaratır. Gerçekten de, eğer yeterince +insan kendilerine atanan cinsiyeti reddederse, cinsiyet işlevini yerine getiremez. + +Trans bireyler ise cinsiyetlerini reddeden, cinsiyete “hayır” diyen kişilerdir. Bu, cinsiyete karşı +yıkıcı olan ve bize ileriye dönük bir yol sunan modern bir olgudur. Burada queer insanların +devrimci potansiyelinin özünü buluyoruz. Eğer herkes cinsiyete “hayır” derse, herkes onu +kabul etmekten vazgeçer, o zaman cinsiyet kaybolur. Diğer sınıf sistemlerine karşı direnişte +de benzer stratejiler buluyoruz. İnsanlar kapitalizmle çalışmayı reddederek, ona karşı genel +grev yaparak mücadele ederler. Benzer şekilde, cinsiyete kolektif bir “hayır” sınıf sistemini +reddeder ve onu dize getirmemizi sağlar. + +Bu bir devrimden başka bir şey değildir. Bu, queer insanların toplumun dizginlerini ele +almasına ve onu kendi suretimizde yeniden yaratmasına olanak tanıyan bir revizyondur. +Queer bireylerin kendi sınıflarını ortadan kaldırmayı da içeren bu sınıf ortadan kaldırma +eylemi, cinsiyete karşı cüretkar bir saldırıdır. Toplumu dönüştürmek ve sınıfı ortadan +kaldırmak için toplumu ele geçirir. Bu, böyle bir devrimin queer diktatörlüğü olacağı anlamına +gelir. + +*** Queer Diktatörlüğü +**** Queer İktidarı + +Çoğu zaman insanlar queer bireylerin özgürleşmesini değil, sadece asimilasyonumuzu +istiyorlar. Eşcinsel asimilasyonu ana akım LGBT hakları hareketidir, ancak yeterince ileri +gitmez. Tek yaptığımız asimile olmaksa, hala cinsiyet sınıf sisteminin iktidarına ve +tahakkümüne tabiyiz. Özgür değiliz, sadece mevcut baskı ve tahakküm sistemine dahil +olmuş durumdayız. + +Ve aynı zamanda tehlikelidir de. Asimilasyon cinsiyete nihai sonundan kaçma şansı verir. +Eğer cinsiyet gayliği, lezbiyenliği, biseksüelliği, trans bireyleri ve diğer tüm queerlik +biçimlerini asimile edebilirse, esnekleşecek ve kendisini sonuna doğru sürükleyen güçlere +uyum sağlayacaktır. Eğer asimile olursak, cinsiyet asla sona ermeyebilir. + +Ancak özgürleşme mevcut iktidar sistemleri bağlamında bulunamaz. Sadece devlete, +kapitalist işletmelere, patriyarkal evliliğe dönüp kendimizin de dahil edilmesini talep edersek +asla özgür olamayız. Bunu yapmak yalnızca devlet iktidarını, kapitalist iktidarı ve erkek +iktidarını sürdürür. Ancak queer iktidarı yaratmalıyız. + +Bu özgürleşme insanlara kimlik empoze ederek de gerçekleşemez. Kimliği farklı bir cinsiyet +sistemine dayanan ya da queer kimliğinden keyif alan birinin kendini bu şekilde +tanımlamasını engellemenin özgürleşmemize ve cinsiyet sisteminin ortadan kaldırılmasına +hiçbir faydası yoktur. Daha önce de tartışıldığı gibi, bizim ilgilendiğimiz üstyapıdaki kimlikler +değil, altyapıdır. + +Queer iktidarı mevcut kurumlardan ayrıdır. Farklılığımızı utanmadan ve gururla ilan ediyoruz. +Onların projelerine katılmayız. Onların sistemlerine katılmayız. Onların iktidarını arttırmayız. +Onun yerine kendimizinkini yaratmalıyız! + +Bu, queer örgütler ve kurumlar yaratmak anlamına gelir. Egemen patriyarkal sınıf sistemine +karşı-iktidarlar. Bunlar, HRT ilaçları sağlamak, cinsel saldırı mağdurlarını desteklemek, +kadınları sistemin dışında güçlendirmek ve nihayetinde farklı olmak, cinsiyetin +tahakkümünden kaçmak için alanlar sağlamak da dahil olmak üzere, insanlara geçiş için +ihtiyaç duydukları şeyleri sağlamamıza olanak tanır. + +Bu kurumların cinsiyeti dayatan cinsel şiddeti yeniden yaratmaması önemlidir. Bu zor ama +gerekli. Cinsel istismarcıların veya cinsel saldırının alanlarımıza girmesine izin veremeyiz. +Queer iktidar, cinsel saldırı ve istismara karşı güvenlik demektir. Bunlar patriyarkayı +güçlendirir ve dayatır, bu yüzden onlara yerimiz yok. + +**** Pembe Terör + +Patriyarkal davranış bir şiddet eylemidir. Uyguladığı şey şiddettir. Buna pasiflik ve şiddetsizlik +yoluyla karşı çıkamayız. Queer iktidarın cinsiyeti yok etmek için şiddete ihtiyacı vardır. +Cinsiyeti dayatmaya ve cinsiyetin ölümünü engellemeye çalışanlara karşı sürekli bir terör, +pembe bir terör, cinsiyetin karşısındaki devrimde bir gerekliliktir. + +Devlette ya da kapitalist sınıfta müttefik göremiyoruz. Polisler ve şirketler bizim müttefikimiz +değil, düşmanımızdır. Aslında Onur Yürüyüşü köklerini polise karşı ayaklanmalarda bulur. +Kendi kurtuluşumuz için güvenebileceğimiz sadece kendimiz varız, halihazırda var olan +şiddet kurumları değil. Cinsiyeti kendi koşullarımızla yok etmeliyiz, onlarınkiyle değil. + +Bu, queer iktidarı için inşa ettiğimiz queer örgütlerin ve kurumların militan, silahlı örgütler +olması gerektiği anlamına geliyor. Patriyarkanın dışında bir alan sağlamak yeterli değildir, bu +alanları savunmak ve bize cinsiyeti dayatmaya çalışan kapsayıcı iktidar yapılarına saldırmak +için kendimizi silahlandırmalıyız. Bu, queer örgütlerimizin iktidar yapılarına karşı savaşmak +için queer milisler olması veya bunları içermesi gerektiği anlamına gelir. + +Bu queer milisler bize cinsel saldırıya karşı mücadele etmek için de bir çerçeve sunuyor. +Queer milisler, devletin kadınlara ve queer bireylere sağlamadığı koruma ve adaleti +sağlayabilir. Bu özellikle en savunmasız olanlar için geçerlidir. Seks işçileri kendilerine +yönelik cinsel saldırıyı bildirmek için genellikle polise başvuramazlar. Yaptıkları iş yasadışı +olduğu için, tecavüz olsa bile, yaptıkları seks nedeniyle cezalandırılma riskiyle karşı +karşıyadırlar. Aslında, yaşadıkları cinsel saldırı çoğu zaman polisin kendisinden gelmektedir. +Queer milisler onlara cinsel saldırıyla başa çıkmak için bir yol sağlıyor. + +Bu aynı zamanda queer bireylere yanlış cinsiyetlendirme ve ölü adlandırmaya karşı +mücadele etmek için bir çerçeve sağlayabilir. İnsanlar sürekli olarak ve bilerek başkaları için +yanlış zamirler ve isimler kullandıklarında, bu onlara karşı bir şiddet biçimidir. Bunu yapmak +sıklıkla queer bireylerin kendilerine zarar vermelerine ve bazen de intihar etmelerine yol +açmaktadır. Bu nedenle, diğer queer bireyleri savunmalı ve desteklemeliyiz. Queer bireylere +yönelik bu tür şiddet cevapsız kalamaz ve kabul edilemez. Ancak orantılı tepkileri de +aklımızda tutmalıyız. Yanlış cinsiyetlendirme cinayeti gerektirmez. + +**** Geri Vur + +Cinsiyet savaşmadan yıkılmayacaktır; bizi yıkmak için bir karşı devrim ortaya çıkacaktır. +Cinsiyeti akselere eden harekete karşı, Cinsiyeti savunmak ve hatta geriletmek için +hareketler gelişecektir. Tarihsel olarak, devrimci hareketler genellikle kendilerini yeni dünya +çağrısını reddeden ve yeniden doğuş yoluyla mevcut olanı gençleştirme arayışında olan +faşist hareketler tarafından takip edilirken bulurlar. Bu faşist hareketler hipermasküliniteyi +benimser ve erkekliğin toplum üzerindeki tahakkümünü şiddetlendirmeye çalışır. + +Burada en açık düşmanımızı buluyoruz ve günümüzün yeni faşist hareketleri +akselerasyonizmimize gericilik ve karşı-devrimle karşılık verecektir. Burada, ilerleyen +gericiliğin karşısında devrimi savunmak için queer milislere ihtiyaç duyulacaktır. Çatışmalar +kaçınılmaz olarak kanlı geçecek ve karşı devrimi durdurmak ve zaferimizi garantilemek için +gerektiğinde sokaklarda savaşacağız. + +Bu yeni hareketler tek rakibimiz olmayacak. Mevcut durumu savunan liberalizm güçleri de en +az ilerleyen faşistler kadar bizi tehdit olarak görecek ve muhalefetleri de en az onlar kadar +acımasız olacaktır. Polisler bize güç kullanarak karşı çıkacak ve kazanımlarımızı savunmak, +devrimi korumak ve zaferimizi ilerletmek için güce ihtiyacımız olacak. + +**** Her Ne Pahasına Olursa Olsun Zafer + +Yarı yolda duramayız ya da yenilgimize izin veremeyiz. Cinsiyet, herkesin tahakküm altına +alınması ve kadınlara ve queer bireylere yönelik şiddetin sürdürülmesi anlamına gelmektedir. +Yenilgimize izin veremeyiz ve gözlerimiz zaferde olmalıdır. Bu sadece bir seçim değil, bir +zorunluluktur. |