Arşiv tarihçesi

summaryrefslogtreecommitdiff
path: root/j
diff options
context:
space:
mode:
Diffstat (limited to 'j')
-rw-r--r--j/jh/jurgen-habermas-deneyim-olarak-egitim.muse26
1 files changed, 20 insertions, 6 deletions
diff --git a/j/jh/jurgen-habermas-deneyim-olarak-egitim.muse b/j/jh/jurgen-habermas-deneyim-olarak-egitim.muse
index d96cc1e..799a9a7 100644
--- a/j/jh/jurgen-habermas-deneyim-olarak-egitim.muse
+++ b/j/jh/jurgen-habermas-deneyim-olarak-egitim.muse
@@ -1,12 +1,26 @@
-<p>Deneyim olarak eğitim</p>
+#title Deneyim olarak eğitim
+#subtitle Oskar Negt'in Anısına
+#author Jürgen Habermas
+#date 2024
+#source https://www.soziopolis.de/bildung-als-erfahrung.html
+#lang tr
+#pubdate 2024-02-18T11:37:30
+#topics anti-emperyalist, eleştirel teori, Frankfurt Okulu, hareket, kültür, Marx
+#notes Çevirmen:Nuri Can Alber Çabuk
-<p>Oskar Negt&#39;in Anısına</p>
-<p>Oskar Negt&#39;e benimle birlikte Heidelberg&#39;e araştırma asistanı olarak gitmek isteyip istemeyeceğini sorduğumda &ccedil;ok şaşırmıştı. Daha sonra bana s&ouml;ylediği gibi, bu hayatının geri kalanı i&ccedil;in tamamen beklenmedik bir karar oldu. Adorno ile Hegel ve Comte &uuml;zerine doktorasını yeni tamamlamıştı ve onun hakkında sendikacılarla tartışma etkinlikleri i&ccedil;in d&uuml;zenli olarak Oberursel&#39;e gittiğinden başka pek bir şey bilmiyordum. Birbirimizi şahsen tanımıyorduk. Sadece birlikte yaşadığı Werner S&ouml;rgel&#39;den, karakterinin ilk izlenime g&ouml;re belli bir inat&ccedil;ılığa sahip olduğunu duymuştum. Kolayca uyum sağlamaya istekli olması s&ouml;z konusu değildi. Artık kaderi haline gelecek olan akademik, orta sınıf &ccedil;evrede Doğu Prusyalı, k&uuml;&ccedil;&uuml;k kasaba k&ouml;kenlerinden bir şeylere tutunmak istediği hissine kapıldım hep. Her hal&uuml;karda, bu kişiyle Heidelberg felsefe seminerinin gelenek bilincine sahip ortamına biraz sıra dışı bir unsur katacağımı fark ettim. İkimiz politik konular &uuml;zerinde &ccedil;abucak kaynaştık. Aileler taşınana kadar her hafta birlikte yaptığımız Heidelberg&#39;e araba yolculukları sırasında aralıksız tartışmalar &ccedil;oğunlukla benim s&uuml;r&uuml;ş becerilerimi zorluyordu. Daha sonra Oskar bana, ehliyeti olmayan biri olarak benim ilgimin yarattığı riskli &ccedil;ifte y&uuml;k&uuml;n kendisinde yarattığı terletici korkuları itiraf etti.</p>
-<p>Ortak arkadaşımız Alexander Kluge, Oskar hakkında ilgin&ccedil; bir şey s&ouml;yledi: O aslında bir sosyolog ya da uzman bir filozof değil, &quot;bir teorisyendi&quot;. Bunun ne anlama gelebileceğini anlamaya &ccedil;alışacağım. Bana g&ouml;re Oskar aslında sadece tek bir &ouml;rnek deneyimi a&ccedil;ıklamak isteyen bir &ouml;ğretmendi, ama sadece a&ccedil;ıklamak değil, dinleyicilerine ve okuyucularına &quot;&ouml;ğretmek&quot; istiyordu, yani: bir eğitim s&uuml;recini &quot;geliştirmek&quot; kadar &quot;deneyimlemenin&quot; de ne anlama geldiğini. Eğitim, kişinin kendini rasyonel &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kullanması gereken bir varlık olarak anlaması sonucunda kendi &ouml;z imgesini değiştirir. Bu kulağa &ouml;nemsiz, belki de &ccedil;ok &ouml;nemsiz geliyor.</p>
+Deneyim olarak eğitim
+
+Oskar Negt'in Anısına
+
+Oskar Negt'e benimle birlikte Heidelberg'e araştırma asistanı olarak gitmek isteyip istemeyeceğini sorduğumda çok şaşırmıştı. Daha sonra bana söylediği gibi, bu hayatının geri kalanı için tamamen beklenmedik bir karar oldu. Adorno ile Hegel ve Comte üzerine doktorasını yeni tamamlamıştı ve onun hakkında sendikacılarla tartışma etkinlikleri için düzenli olarak Oberursel'e gittiğinden başka pek bir şey bilmiyordum. Birbirimizi şahsen tanımıyorduk. Sadece birlikte yaşadığı Werner Sörgel'den, karakterinin ilk izlenime göre belli bir inatçılığa sahip olduğunu duymuştum. Kolayca uyum sağlamaya istekli olması söz konusu değildi. Artık kaderi haline gelecek olan akademik, orta sınıf çevrede Doğu Prusyalı, küçük kasaba kökenlerinden bir şeylere tutunmak istediği hissine kapıldım hep. Her halükarda, bu kişiyle Heidelberg felsefe seminerinin gelenek bilincine sahip ortamına biraz sıra dışı bir unsur katacağımı fark ettim. İkimiz politik konular üzerinde çabucak kaynaştık. Aileler taşınana kadar her hafta birlikte yaptığımız Heidelberg'e araba yolculukları sırasında aralıksız tartışmalar çoğunlukla benim sürüş becerilerimi zorluyordu. Daha sonra Oskar bana, ehliyeti olmayan biri olarak benim ilgimin yarattığı riskli çifte yükün kendisinde yarattığı terletici korkuları itiraf etti.
+
+Ortak arkadaşımız Alexander Kluge, Oskar hakkında ilginç bir şey söyledi: O aslında bir sosyolog ya da uzman bir filozof değil, "bir teorisyendi". Bunun ne anlama gelebileceğini anlamaya çalışacağım. Bana göre Oskar aslında sadece tek bir örnek deneyimi açıklamak isteyen bir öğretmendi, ama sadece açıklamak değil, dinleyicilerine ve okuyucularına "öğretmek" istiyordu, yani: bir eğitim sürecini "geliştirmek" kadar "deneyimlemenin" de ne anlama geldiğini. Eğitim, kişinin kendini rasyonel özgürlüğünü kullanması gereken bir varlık olarak anlaması sonucunda kendi öz imgesini değiştirir. Bu kulağa önemsiz, belki de çok önemsiz geliyor.
+
+Almanya'da Kant'tan Hegel'e "Alman idealizminin" büyük metinlerini okumak hala felsefe müfredatının bir parçasıdır. Ama 'okumak' ne anlama geliyor? Bu tür metinlerin çalışılması ve öğrenilmesi gerekir; bu metinler, öznesi oldukları eğitim sürecini harekete geçiren bir tür sahiplenmeyi gerektirir. "Eğitim" zihnin kendisini değiştiren zihinsel bir çaba olarak düşünülür. Bilgiden daha fazla ve farklıdır çünkü sadece hataların gözden geçirilmesine yol açmaz ve dünya hakkındaki bilgimizi geliştirmez. Aksine, bize refleksif olarak, aynı zamanda müdahale edici içgörü karakterine sahip olan bilgideki ilerlemelerin kendi kendini özgürleştirici gücünü öğretir. Eğitim süreçleri sadece akıl faaliyetinin sonuçları değildir, aynı zamanda süreçte kullanılan aklı güçlendirmek için özgürleştirici bir güce sahiptirler.
+
+Oskar Negt için, eğer doğru gözlemlediysem, bu idealist eğitim kavramının çift anlamı vardı - hem kendi kişisel gelişiminin anlaşılması hem de felsefe yapma amacımız için. Ancak Negt, Marx'ı sistematik olarak Alman İdealizminin düşünce hareketine dahil ederek eğitimin salt entelektüel karakterinin vurgusunu değiştirir. Marksist bir bakış açısıyla, Jena'da Hegel'den bir fikir alır ve eğitim süreçlerinin kökeni olarak bilişi değil, toplumsal emeğin bilişsel gücünü anlar. Negt'in aklında maddi nesnelerin biçimlendirici işlenmesi ve üreticinin kendi "özsel güçlerinin" eşzamanlı olarak ortaya çıkarılması vardır. Bu materyalist dönüşle birlikte eğitim kavramı bir yandan kültür alanlarından toplum alanlarına, diğer yandan da bireysel yaşam öykülerinden toplumsal evrime kayar. Ancak her şeyden önce, bir öğretmen ve yazar olarak Negt, dinleyicilerini Hegel sonrası bir antropoloji ve sosyal teorinin bu arka plan motifine ikna edebildi çünkü konuşma eyleminde canlı kalan kişisel eğitim sürecinin kaynaklarına başvurdu. Gençliğinin dramatik koşulları ve deneyimleri gözlerinin önündeydi: İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Doğu Prusya'daki yaşamından koparılan bir köylü çocuğunun koşulları, Danimarka'daki bir kabul kampında kurtarılan bir mültecinin deneyimleri ve yeni ortaya çıkan Federal Almanya Cumhuriyeti'nin yabancı kültürel ve sosyal ortamında yerinden edilmiş bir kişinin öğrenme süreçleri. Sanki gençliğinden bahsediyormuş gibi değil - en azından bana öyle gelmedi. Bu daha çok Oskar'ın erken dönem yaşam deneyimlerini anlatan otobiyografik bir anı kitabı. Ancak eğitim kavramının teorisinde koruduğu önem ve bunu dinleyicilerine aktarmak istediği yoğunluk, neredeyse şevk, Negt'in bu anlarda felsefe anlayışını sürekli olarak kendi yaşam öyküsünün canlı kalan özgürleşme deneyimlerinden yeniden geliştirdiğini gösteriyor.
-<p>Almanya&#39;da Kant&#39;tan Hegel&#39;e &quot;Alman idealizminin&quot; b&uuml;y&uuml;k metinlerini okumak hala felsefe m&uuml;fredatının bir par&ccedil;asıdır. Ama &#39;okumak&#39; ne anlama geliyor? Bu t&uuml;r metinlerin &ccedil;alışılması ve &ouml;ğrenilmesi gerekir; bu metinler, &ouml;znesi oldukları eğitim s&uuml;recini harekete ge&ccedil;iren bir t&uuml;r sahiplenmeyi gerektirir. &quot;Eğitim&quot; zihnin kendisini değiştiren zihinsel bir &ccedil;aba olarak d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;r. Bilgiden daha fazla ve farklıdır &ccedil;&uuml;nk&uuml; sadece hataların g&ouml;zden ge&ccedil;irilmesine yol a&ccedil;maz ve d&uuml;nya hakkındaki bilgimizi geliştirmez. Aksine, bize refleksif olarak, aynı zamanda m&uuml;dahale edici i&ccedil;g&ouml;r&uuml; karakterine sahip olan bilgideki ilerlemelerin kendi kendini &ouml;zg&uuml;rleştirici g&uuml;c&uuml;n&uuml; &ouml;ğretir. Eğitim s&uuml;re&ccedil;leri sadece akıl faaliyetinin sonu&ccedil;ları değildir, aynı zamanda s&uuml;re&ccedil;te kullanılan aklı g&uuml;&ccedil;lendirmek i&ccedil;in &ouml;zg&uuml;rleştirici bir g&uuml;ce sahiptirler.</p>
-<p>Oskar Negt i&ccedil;in, eğer doğru g&ouml;zlemlediysem, bu idealist eğitim kavramının &ccedil;ift anlamı vardı - hem kendi kişisel gelişiminin anlaşılması hem de felsefe yapma amacımız i&ccedil;in. Ancak Negt, Marx&#39;ı sistematik olarak Alman İdealizminin d&uuml;ş&uuml;nce hareketine dahil ederek eğitimin salt entelekt&uuml;el karakterinin vurgusunu değiştirir. Marksist bir bakış a&ccedil;ısıyla, Jena&#39;da Hegel&#39;den bir fikir alır ve eğitim s&uuml;re&ccedil;lerinin k&ouml;keni olarak bilişi değil, toplumsal emeğin bilişsel g&uuml;c&uuml;n&uuml; anlar. Negt&#39;in aklında maddi nesnelerin bi&ccedil;imlendirici işlenmesi ve &uuml;reticinin kendi &quot;&ouml;zsel g&uuml;&ccedil;lerinin&quot; eşzamanlı olarak ortaya &ccedil;ıkarılması vardır. Bu materyalist d&ouml;n&uuml;şle birlikte eğitim kavramı bir yandan k&uuml;lt&uuml;r alanlarından toplum alanlarına, diğer yandan da bireysel yaşam &ouml;yk&uuml;lerinden toplumsal evrime kayar. Ancak her şeyden &ouml;nce, bir &ouml;ğretmen ve yazar olarak Negt, dinleyicilerini Hegel sonrası bir antropoloji ve sosyal teorinin bu arka plan motifine ikna edebildi &ccedil;&uuml;nk&uuml; konuşma eyleminde canlı kalan kişisel eğitim s&uuml;recinin kaynaklarına başvurdu. Gen&ccedil;liğinin dramatik koşulları ve deneyimleri g&ouml;zlerinin &ouml;n&uuml;ndeydi: İkinci D&uuml;nya Savaşı&#39;nın sonunda Doğu Prusya&#39;daki yaşamından koparılan bir k&ouml;yl&uuml; &ccedil;ocuğunun koşulları, Danimarka&#39;daki bir kabul kampında kurtarılan bir m&uuml;ltecinin deneyimleri ve yeni ortaya &ccedil;ıkan Federal Almanya Cumhuriyeti&#39;nin yabancı k&uuml;lt&uuml;rel ve sosyal ortamında yerinden edilmiş bir kişinin &ouml;ğrenme s&uuml;re&ccedil;leri. Sanki gen&ccedil;liğinden bahsediyormuş gibi değil - en azından bana &ouml;yle gelmedi. Bu daha &ccedil;ok Oskar&#39;ın erken d&ouml;nem yaşam deneyimlerini anlatan otobiyografik bir anı kitabı. Ancak eğitim kavramının teorisinde koruduğu &ouml;nem ve bunu dinleyicilerine aktarmak istediği yoğunluk, neredeyse şevk, Negt&#39;in bu anlarda felsefe anlayışını s&uuml;rekli olarak kendi yaşam &ouml;yk&uuml;s&uuml;n&uuml;n canlı kalan &ouml;zg&uuml;rleşme deneyimlerinden yeniden geliştirdiğini g&ouml;steriyor.</p>