From 38e61bc0b85939c7c1bcd32e6b3adce8ffc0cd5d Mon Sep 17 00:00:00 2001 From: Kara Date: Mon, 20 May 2024 09:44:13 +0000 Subject: Edit: /library/hakim-bey-kaos #148 * 2024-05-20T09:30:32 metin eklendi -- kara --- h/hb/hakim-bey-kaos.muse | 37 ++++++++++++++++++++++++------------- 1 file changed, 24 insertions(+), 13 deletions(-) diff --git a/h/hb/hakim-bey-kaos.muse b/h/hb/hakim-bey-kaos.muse index 9bcf255..75b5d05 100644 --- a/h/hb/hakim-bey-kaos.muse +++ b/h/hb/hakim-bey-kaos.muse @@ -1,26 +1,37 @@ -

KAOS ASLA ÖLMEDİ. Başlangıçta var olan yekpare kütle, tapılacak biricik canavar, durağan ve kendiliğinden, herhangi bir mitolojiden daha kızılötesi (Babil’in önündeki gölgeler gibi), varlığın özgün, ayrımlaşmamış birliği, hâlâ daha sükûnetle ışın saçıyor Suikastçıların kara sancakları gibi, gelişigüzel ve ebediyen sarhoş.

+#title Kaos +#author Hakim Bey +#source https://reznov.noblogs.org/kaos/ +#lang tr +#pubdate 2024-05-20T09:29:55 +#topics ontolojik anarşizm, biricikçilik, nihilizm -

Kaos, tüm düzen ve entropi ilkelerinden önce gelir, o ne bir tanrıdır ne de bir sinek kurdu, onun ahmakça tutkuları olası her koreografiyi kuşatıp tanımlar, manasız tüm eterleri ve filojistonları[1]: maskeleri kendi çehresizliğinin kristalleşmeleridir, tıpkı bulutlar gibi.

-

Doğadaki her şey mükemmel bir biçimde gerçektir bilinç de dahil, kesinlikle dert edecek hiçbir şey yok. Yasanın boyunduruğu kırılmakla kalmadı, asla var olmadı da; iblisler asla yıldızlara bekçilik etmedi, İmparatorluk hiç başlamadı, Eros asla sakal bırakmadı.

-

Yo, dinle, gerçekte olan şuydu: sana yalan söylediler, iyi ve kötüye dair fikirlerini sana yutturdular, bedeninden şüphe etmeni ve kaos peygamberliğinden utanç duymanı sağladılar, moleküler aşkın için tiksindirici sözcükler icat edip, seni ihmalle afsunladılar, uygarlık ve onun tefeci duygularıyla içini sıktılar.

+KAOS ASLA ÖLMEDİ. Başlangıçta var olan yekpare kütle, tapılacak biricik canavar, durağan ve kendiliğinden, herhangi bir mitolojiden daha kızılötesi (Babil’in önündeki gölgeler gibi), varlığın özgün, ayrımlaşmamış birliği, hâlâ daha sükûnetle ışın saçıyor Suikastçıların kara sancakları gibi, gelişigüzel ve ebediyen sarhoş. -

Oluş diye bir şey yok, ne de devrim, mücadele ya da yol; hâlihazırda sen kendi teninin şahısın – çiğnenmesi mümkün olmayan özgürlüğün tamamlanmak için yalnızca diğer şahların sevgisini bekliyor: bir rüya politikası, göğün maviliği kadar ivedi.

+Kaos, tüm düzen ve entropi ilkelerinden önce gelir, o ne bir tanrıdır ne de bir sinek kurdu, onun ahmakça tutkuları olası her koreografiyi kuşatıp tanımlar, manasız tüm eterleri ve filojistonları[1]: maskeleri kendi çehresizliğinin kristalleşmeleridir, tıpkı bulutlar gibi. -

Tarihin tüm aldatıcı gerçekleri ve tereddütlerini aydınlığa çıkarmak için efsanevi bir Taş Devri ekonomisi gerekiyor — rahipler yerine şamanlar, lordlar yerine ozanlar, polis yerine avcılar, yontma taş devri miskinliğinin toplayıcıları, kan gibi zarif, bir alamet peşinde anadan üryan yahut kuşlar gibi boyalı, dengelenmiş aşikâr varlığın dalgası üstünde, saatsiz an-ı daimde.

+Doğadaki her şey mükemmel bir biçimde gerçektir bilinç de dahil, kesinlikle dert edecek hiçbir şey yok. Yasanın boyunduruğu kırılmakla kalmadı, asla var olmadı da; iblisler asla yıldızlara bekçilik etmedi, İmparatorluk hiç başlamadı, Eros asla sakal bırakmadı. -

Kaosun temsilcileri içinde bulundukları hale, lux et voluptas[2] ateşlerine tanıklık etmeye muktedir her şeye ve herkese yakıcı bakışlar atarlar. Ancak terör noktasına varana dek sevdiğim ve arzuladığım şeylerle ayığım – geri kalan her ne varsa kefenli mobilyalardır, gündelik anestezidir, beynin bokudur, totaliter rejimlerin alt-sürüngen can sıkıntısıdır, basmakalıp sansür ve beyhude acıdır.

+Yo, dinle, gerçekte olan şuydu: sana yalan söylediler, iyi ve kötüye dair fikirlerini sana yutturdular, bedeninden şüphe etmeni ve kaos peygamberliğinden utanç duymanı sağladılar, moleküler aşkın için tiksindirici sözcükler icat edip, seni ihmalle afsunladılar, uygarlık ve onun tefeci duygularıyla içini sıktılar. -

Kaosun avatarları tıpkı casuslar, sabotajcılar, amor fou[3] suçluları gibi hareket ederler, ne kendilerini düşünmeden ne de kendi çıkarlarına; çocuk gibi kandırılabilir, barbarlar gibi terbiyesiz, takıntılarla yaralanmış, işsiz, duygusal açıdan dengesiz, kurtmelekler, tefekkür aynaları, gözleri çiçekler gibi, tüm alamet ve manaların korsanları.

+Oluş diye bir şey yok, ne de devrim, mücadele ya da yol; hâlihazırda sen kendi teninin şahısın – çiğnenmesi mümkün olmayan özgürlüğün tamamlanmak için yalnızca diğer şahların sevgisini bekliyor: bir rüya politikası, göğün maviliği kadar ivedi. -

İşte burada emekliyoruz kilisenin, devletin, okulun ve fabrikanın, tüm paranoyak yekpare taş duvarları arasındaki çatlaklarda. Yabanıl hasretle kabileden bağlarımız kesilmiş, kayıp sözcüklerin, farazi bombaların peşinde tünel kazıyoruz.

+Tarihin tüm aldatıcı gerçekleri ve tereddütlerini aydınlığa çıkarmak için efsanevi bir Taş Devri ekonomisi gerekiyor — rahipler yerine şamanlar, lordlar yerine ozanlar, polis yerine avcılar, yontma taş devri miskinliğinin toplayıcıları, kan gibi zarif, bir alamet peşinde anadan üryan yahut kuşlar gibi boyalı, dengelenmiş aşikâr varlığın dalgası üstünde, saatsiz an-ı daimde. -

Olası son amel bizleri bağlayan görünmez altın bir sicim olan algının kendisini tanımlayandır: adliye koridorlarında gayrı-meşru bir dans. Şuracıkta seni öpecek olsaydım buna terör eylemi derlerdi – öyleyse altıpatlarlarımızı yatağımıza alalım ve bir vaveylayla kaos tadının mesajını kutlayan sarhoş haydutlar gibi gece yarısı şehri uyandıralım.

+Kaosun temsilcileri içinde bulundukları hale, lux et voluptas[2] ateşlerine tanıklık etmeye muktedir her şeye ve herkese yakıcı bakışlar atarlar. Ancak terör noktasına varana dek sevdiğim ve arzuladığım şeylerle ayığım – geri kalan her ne varsa kefenli mobilyalardır, gündelik anestezidir, beynin bokudur, totaliter rejimlerin alt-sürüngen can sıkıntısıdır, basmakalıp sansür ve beyhude acıdır. -

[1] filojiston: Yunanca tutuşkan anlamında, simya ilmine göre maddelerin yanmasına neden olan ilke

+Kaosun avatarları tıpkı casuslar, sabotajcılar, amor fou[3] suçluları gibi hareket ederler, ne kendilerini düşünmeden ne de kendi çıkarlarına; çocuk gibi kandırılabilir, barbarlar gibi terbiyesiz, takıntılarla yaralanmış, işsiz, duygusal açıdan dengesiz, kurtmelekler, tefekkür aynaları, gözleri çiçekler gibi, tüm alamet ve manaların korsanları. + +İşte burada emekliyoruz kilisenin, devletin, okulun ve fabrikanın, tüm paranoyak yekpare taş duvarları arasındaki çatlaklarda. Yabanıl hasretle kabileden bağlarımız kesilmiş, kayıp sözcüklerin, farazi bombaların peşinde tünel kazıyoruz. + +Olası son amel bizleri bağlayan görünmez altın bir sicim olan algının kendisini tanımlayandır: adliye koridorlarında gayrı-meşru bir dans. Şuracıkta seni öpecek olsaydım buna terör eylemi derlerdi – öyleyse altıpatlarlarımızı yatağımıza alalım ve bir vaveylayla kaos tadının mesajını kutlayan sarhoş haydutlar gibi gece yarısı şehri uyandıralım. + +[1] filojiston: Yunanca tutuşkan anlamında, simya ilmine göre maddelerin yanmasına neden olan ilke + +[2] lux et voluptas: Latince “ışık ve haz” + +[3] amor fou: Fransızca “kara sevda” -

[2] lux et voluptas: Latince “ışık ve haz”

-

[3] amor fou: Fransızca “kara sevda”

-- cgit v1.2.3