Arşiv tarihçesi

summaryrefslogtreecommitdiff
path: root/a
diff options
context:
space:
mode:
authorKara <kara@edu.wll.im>2024-05-19 19:39:23 +0000
committerKara <kara@edu.wll.im>2024-05-19 19:39:23 +0000
commit9d08dd74dae9a923748b21e3ab2945be3c422c59 (patch)
treee44aea9e773d4bc223c56132b18d5611529a88d9 /a
parentf49fbf821c43274781bbd4c6d16c9dcab9866da2 (diff)
HTML: /library/anonim-devrim-ve-isyan #129
* 2024-05-19T19:39:16 metin eklendi -- kara
Diffstat (limited to 'a')
-rw-r--r--a/ad/anonim-devrim-ve-isyan.muse10
1 files changed, 10 insertions, 0 deletions
diff --git a/a/ad/anonim-devrim-ve-isyan.muse b/a/ad/anonim-devrim-ve-isyan.muse
new file mode 100644
index 0000000..63f78f4
--- /dev/null
+++ b/a/ad/anonim-devrim-ve-isyan.muse
@@ -0,0 +1,10 @@
+<p>Genel olarak Marxist gelenek, devlet aygıtını kapitalin etkilediği &uuml;retim karşıtı bir fail olarak işlev g&ouml;ren baskıcı bir oluşum olarak değerlendirir. Devlet denilen bu baskı aygıtının ortadan kalkması i&ccedil;inde, proletarya tarafından ger&ccedil;ekleştirilecek bir devrimi ka&ccedil;ınılmaz g&ouml;r&uuml;r. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; devrim, kapitalist bir ekonominin &ouml;z&uuml;nde var olan &ccedil;elişkilerin zorunlu sonucu olarak ortaya &ccedil;ıkacaktır. Daha doğrusu devlet denilen baskı aygıtını ortadan kaldırmaya y&ouml;nelik faaliyetler, ampirik koşullar ger&ccedil;ekleştiği zaman ortaya &ccedil;ıkmaları muhtemel olan şeyler değil, kesinlikle zuhur etmek zorunda olan değişimlerdir (Cevizci 2009a:857). Oysa Stirner a&ccedil;ısından bakıldığında devlet aygıtının imgesinde oluşturulmuş ve a&ccedil;ık&ccedil;a devlet aygıtının kontrol&uuml;n&uuml; ele ge&ccedil;irmeye y&ouml;nelik ama&ccedil; taşıyan her t&uuml;rl&uuml; eylem, benzer şekilde baskıcı bir niteliğe sahiptir. Bunun i&ccedil;indir ki, her t&uuml;rl&uuml; devrim hareketi kitleleri bir politik taraf halinde bir araya topladığında etkisiz bir hale gelecektir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu kitlesel hareket, diren&ccedil; g&ouml;sterilmesi gereken erk sisteminin bir par&ccedil;ası (Goodchild 2005:196) veya onun devamı olmak zorundadır.</p>
+
+<p>&Ccedil;ağdaş ve yapısalcı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;şe paralel şekilde Stirner a&ccedil;ısından da devrim, aynen devlet gibi ve t&uuml;m &ouml;nceki toplumsal ve ahlaksal sistemler gibi, kolektif bir bilince ve bu bilin&ccedil; i&ccedil;in bireyden feragat etmesi gerektiğine seslenir. Stirner devrimi, &Uuml;st-anlatıların bir diğer &ccedil;eşitlemesi olarak g&ouml;r&uuml;r. Her hangi bir fail ya da organa itaat, şu veya bu adına ortaya atılan ahlak kurallarının kutsiyetine duyulan bir inanışta farklı değildir. İtaat bekleyen her s&ouml;ylem, isterse i&ccedil;erisinde yıkıcılık barındırsın, bireyin biricikliğini, kendiliğini ve tekilliğini ortadan kaldırmaya y&ouml;nelik yeni bir &lsquo;&rsquo;ament&uuml;&rsquo;&rsquo;den başka bir şey değildir. Bunun i&ccedil;indir ki, hem Marx&rsquo;ın devrim d&uuml;ş&uuml;ncesi hem Proudhon&rsquo;un karşılık&ccedil;ılığı, birey &uuml;zerindeki talepleri nedeniyle Stirnerci savaşımda dinsel &ouml;ğretiler olarak g&ouml;r&uuml;l&uuml;r ve eleştirilir (Thomas 2000:164-165). Birey &uuml;zerindeki her talebi bir tahakk&uuml;m bi&ccedil;imi olarak g&ouml;rmede &lsquo;her talep&rsquo; kaydı, nihai noktada talepsizliği değil, talebin bi&ccedil;imini değiştirir. Aslında devrimde bir kurulu sisteme karşı talebim değişmiş bi&ccedil;imidir. D&uuml;ş&uuml;n&uuml;r bunun farkındadır, kıyasıya eleştirir. Fakat talepsizlik bir boşluk değilse, adı konulmamış talebin y&ouml;n&uuml; ne olacaktır, sorusu askıda kalmaktadır.</p>
+
+<p>Devrim otoritenin yerini ve bi&ccedil;imini değiştirir ancak otoritenin kendisine hi&ccedil;bir bir şey yapmaz ve yapamazda Stirner&rsquo;e g&ouml;re. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; devrim ya liberal devletin yerine iş&ccedil;i devletini getirir veya getirmeyi hedefler ya da Tanrı&rsquo;nın yerine insanı koyar (Newman 1996a:118) ve ona tapar. Stirner&rsquo;in diliyle ifade etmek gerekirse, yani devrim, tahakk&uuml;ms&uuml;z, otoritesiz ve tapınmasız bir hedef tayin edemez. Mevcut tahakk&uuml;m&uuml;n ortadan kaldırılmasına y&ouml;nelik olarak devrim, olan tahakk&uuml;m&uuml;n &uuml;zerine saldırır, tahakk&uuml;m&uuml;n kendine değil. Bu durumda mevcut bireysel iradeyi yok sayan egemen anlayış ortadan kalkacaktır ancak tahakk&uuml;m veya irade &uuml;zerine beyanın ortadan kalkması s&ouml;z konusu olmadığı gibi, liberalin tahakk&uuml;m&uuml; gitmiş, iş&ccedil;i sınıfının tahakk&uuml;m&uuml; gelmiş, Tanrı gitmiş, onun yerine insan gelmiş olacaktır. Oysa olması gereken bireysel iradeyi yok sayan, kendiliği engelleyen, fizyolojik bir varlık olan ego&rsquo;nun oluş alanını daraltan s&ouml;ylemlerin yok olmasıdır, değişmesi değil. Bunun i&ccedil;in sosyalistlerin, liberallerin, bir kısım anarşistlerin &ouml;nerdiği devrim aracılığıyla tahakk&uuml;mden arınmak m&uuml;mk&uuml;n değildir. Bize bunu sağlayacak olan isyandır.</p>
+
+<p>Devrim ve isyanın eşanlamlı g&ouml;r&uuml;lmemesi gerektiğini s&ouml;yleyen Stirner, birincisinin siyasal bir hareket olup devlet ya da toplumun devrilmesini i&ccedil;erdiğini, ikincisinin bir fark ediş, uyanış anlamına geldiğini savunur. Devrim yeni d&uuml;zenlemeleri ama&ccedil; edinir; isyan ise artık d&uuml;zenlemelere izin verilmemesi durumunu tanımlar. Devrimle kurulu d&uuml;zen değişir; oysa isyanla kendilik ortaya &ccedil;ıkar ve varoluş ger&ccedil;ekleşir. İsyan bir fark ediştir ve bu fark edişin sonucu b&uuml;t&uuml;n diğer kurumlar bozulacak ve t&uuml;kenecektir (Stirner 1995a:279-280). Yani isyan artık hi&ccedil;bir şekilde d&uuml;zene sokulmaya izin vermemenin adıdır. Bu bireysel isyanın y&uuml;kselişin bir par&ccedil;ası olarak, insanlar devletin (b&uuml;t&uuml;n &ouml;rg&uuml;tl&uuml; kurumların) son tahlilde bir yanılsama olduğunu kendi başlarına keşfedeceklerdir (Thomas 2000:157).</p>
+
+<p>T&uuml;m yıkıcılık iddia ve taleplerine karşın, devrimci &ouml;rg&uuml;tlenme, her şeyden &ouml;nce bir &ouml;rg&uuml;tlenme bi&ccedil;imidir. Karşı durulması ve yok edilmesi gereken ise zaten &ouml;rg&uuml;tlenmenin her t&uuml;rl&uuml;s&uuml;d&uuml;r &ccedil;&uuml;nk&uuml; her d&uuml;zen bir tahakk&uuml;m&uuml;n ifadesi olmaya mecburdur. &Ouml;rg&uuml;tl&uuml; bir d&uuml;zenin tahakk&uuml;m bi&ccedil;imlerini &uuml;rettiği ve en azından buna a&ccedil;ık olduğu, her devrimin ise birey &uuml;zerindeki talebi değiştirdiği g&ouml;r&uuml;ş&uuml; bir yere kadar s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir bir yaklaşımdır. İsyanın duyarlılık, fark ediş olarak bireyin kendine d&ouml;n&uuml;k y&uuml;z&uuml; elbette ki &ouml;nemlidir. Fakat her fark edişin eyleme d&ouml;n&uuml;şen bi&ccedil;iminin muhta&ccedil; olduğu kelimeler ve ara&ccedil;lar ortada bir yerde duran şeyler değildir. Fark edişi sunan her s&ouml;z, farklı ilişkiler ağını devreye sokar ve kendiliği sınırlar.</p>
+