Arşiv tarihçesi

summaryrefslogtreecommitdiff
path: root/f
diff options
context:
space:
mode:
authorKara <kara@edu.wll.im>2024-05-20 11:12:54 +0000
committerKara <kara@edu.wll.im>2024-05-20 11:12:54 +0000
commit80eb289c2f2f10ac3ea3c56648c3b29d541b4b5e (patch)
tree05eab8cbb42e2d74cd5788dbe9d9f4ef99ae8c37 /f
parent858e0d87e48fda98526a86af6a3de808e3e255de (diff)
Edit: /library/feral-faun-gosteri-olarak-tabiat-en #162
* 2024-05-20T10:47:00 metin eklendi -- kara
Diffstat (limited to 'f')
-rw-r--r--f/ff/feral-faun-gosteri-olarak-tabiat-en.muse37
1 files changed, 24 insertions, 13 deletions
diff --git a/f/ff/feral-faun-gosteri-olarak-tabiat-en.muse b/f/ff/feral-faun-gosteri-olarak-tabiat-en.muse
index 666f141..b15097a 100644
--- a/f/ff/feral-faun-gosteri-olarak-tabiat-en.muse
+++ b/f/ff/feral-faun-gosteri-olarak-tabiat-en.muse
@@ -1,26 +1,37 @@
-<p>Yabaniliğe Karşı El Değmemiş Doğa İmgesi</p>
+#title Gösteri Olarak Tabiat
+#author Feral Faun
+#source https://reznov.noblogs.org/gosteri-olarak-tabiat/
+#lang en
+#pubdate 2024-05-20T10:46:51
+#topics uygarlık karşıtlığı, yabanileşme, ilkelcilik, nihilizm
-<p>Doğa her zaman varolmamıştır. Ormanın derinliklerinde, pumanın kalbinde veya pigmelerin şarkılarında bulunmaz; uygar insanın felsefelerinde ve hayal yapılarında bulunur. G&ouml;r&uuml;n&uuml;şte birbirinden ayrı u&ccedil;lar hep birlikte bizleri evcilleştirmeye, yabanilik ifadelerimizi sindirmeye hizmet eden ideolojik bir yapı olarak doğayı yaratmak i&ccedil;in biraraya getirilir.</p>
-<p>Uygarlık b&uuml;t&uuml;nc&uuml;ld&uuml;r ve g&ouml;zlemlenen herşeyi idrak etmenin uygar yolu da b&uuml;t&uuml;nc&uuml;ld&uuml;r. Etraftaki sayısız varlıklarla karşılaştırıldığında, uygar zihin anladığını hissetmek i&ccedil;in onu kategorize etme ihtiyacı duyar (Ger&ccedil;i, t&uuml;m anladığı şey, uygarlığa nasıl faydalı kılınacağıdır). Tabiat uygar kategorilerin en &ouml;nemlilerinden biridir; bireylerin yabaniliklerini kontrol altına almada ve uygar, sosyal varlıklar olarak kendi &ouml;zdeşimlererini y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe koymada en kullanışlılarından biridir.</p>
-<p>Muhtemelen en erken tabiat kavramı İncil&rsquo;in eski ahitinde anlatılana benzer birşeydi: g&uuml;nahk&acirc;r el değmemiş doğa, yırtıcı ve zehirli yaratıklar, bedhah şeytanlar ve delinin ikamet ettiği viranlık yer. Bu g&ouml;r&uuml;ş &ouml;zellikle erken uygarlıklar i&ccedil;in &ouml;nemli bir amaca hizmet etti. İnsanların &ccedil;oğunu şehir duvarlarının i&ccedil;ersinde tutarak ve keşfetmek i&ccedil;in dışarıya &ccedil;ıkanlara sanki d&uuml;şman b&ouml;lgesindelermiş&ccedil;esine savunmacı bir tavır vererek, vahşi olandan korkulmasına sebep oldu. Bu kavram, bu şekilde, insanları arzuları a&ccedil;ısından vahşice yaşamaktan uzak tutan &ldquo;insan&rdquo; ve &ldquo;tabiat&rdquo; arasındaki ikiliği yarattı.</p>
+Yabaniliğe Karşı El Değmemiş Doğa İmgesi
-<p>Ancak tamamen negatif bir tabiat kavramı uygarlığı &ccedil;evrilmiş ve kuşatılmış bir kaleye d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;nden, kullanışlılık sınırlarına ulaşmaya, uygarlığı ayakta tutmak i&ccedil;in yayılmaya, daha fazla s&ouml;m&uuml;rebilmeye mecburdu. &ldquo;Tabiat&rdquo;, uygarlık i&ccedil;in bir kaynak sepeti oldu; &ldquo;insanlığı&rdquo; ve uygarlığını besleyen bir &ldquo;anne&rdquo;. G&uuml;zeldi; tapılmaya, tasarlanmaya, &ccedil;alışılmaya ve s&ouml;m&uuml;r&uuml;lmeye değerdi. K&ouml;t&uuml; değildi&hellip; fakat kaotik, kaprisli ve g&uuml;venilmezdi. Uygarlık i&ccedil;in, iyi ki &ldquo;insan tabiatı&rdquo; şeyleri d&uuml;zene koymaya, onları kontrol altına almaya gereksinim duyarak ve rasyonal bir şekilde evrilmişti. Vahşi yerler gerekliydi, &ouml;yle ki insanlar &ldquo;tabiatı&rdquo; el değmemiş durumunda &ccedil;alışabilir ve tasarlayabilirdi, fakat kesinlikle uygar insan uygarlığı genişletmek i&ccedil;in kullanmak adına &ldquo;doğal&rdquo; s&uuml;re&ccedil;leri anlayabilir ve kontrol edebilirdi. B&ouml;ylelikle &ldquo;g&uuml;nahk&acirc;r el değmemiş doğa&rdquo;, uygarlık i&ccedil;in pozitif değere sahip &ldquo;tabiat&rdquo; ve &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo; tarafından g&ouml;lgede bırakıldı.</p>
+Doğa her zaman varolmamıştır. Ormanın derinliklerinde, pumanın kalbinde veya pigmelerin şarkılarında bulunmaz; uygar insanın felsefelerinde ve hayal yapılarında bulunur. Görünüşte birbirinden ayrı uçlar hep birlikte bizleri evcilleştirmeye, yabanilik ifadelerimizi sindirmeye hizmet eden ideolojik bir yapı olarak doğayı yaratmak için biraraya getirilir.
-<p>Tabiat kavramı sosyal değer ve ahlak sistemlerini yaratır. Bu sistemler &ldquo;tabiatın&rdquo; gelişimine katılmış g&ouml;r&uuml;n&uuml;şte &ccedil;elişik aşamalardan dolayı, ayrıca &ccedil;elişkili g&ouml;r&uuml;nebilir; fakat hepsi aynı sonucu elde eder: evcilleşmemiz. &ldquo;uygar davranmamızı&rdquo; s&ouml;yleyenler ve &ldquo;doğal davranmamızı&rdquo; s&ouml;yleyenler ger&ccedil;ekte bize aynı şeyi s&ouml;yl&uuml;yorlar: &ldquo;Arzularınla değil, harici değerler ile uygunluk i&ccedil;ersinde yaşal.&rdquo; Doğallık erdemi diğer erdemler kadar tehlikeli olmuştur. İnsanlar &ldquo;doğal olmayan davranışlar&rdquo; i&ccedil;in hapsedilmiş, işkence g&ouml;rm&uuml;ş ve hatta &ouml;ld&uuml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml; &ndash; ve bu h&acirc;l&acirc; devam ediyor. &ldquo;Tabiat&rdquo; da &ccedil;irkin ve talep eden bir tanrıdır.</p>
+Uygarlık bütüncüldür ve gözlemlenen herşeyi idrak etmenin uygar yolu da bütüncüldür. Etraftaki sayısız varlıklarla karşılaştırıldığında, uygar zihin anladığını hissetmek için onu kategorize etme ihtiyacı duyar (Gerçi, tüm anladığı şey, uygarlığa nasıl faydalı kılınacağıdır). Tabiat uygar kategorilerin en önemlilerinden biridir; bireylerin yabaniliklerini kontrol altına almada ve uygar, sosyal varlıklar olarak kendi özdeşimlererini yürürlüğe koymada en kullanışlılarından biridir.
-<p>Başlangı&ccedil;tan beri, tabiat, otorite tarafından iktidarını pekiştirmek i&ccedil;in yaratılmış bir imge olmuştur. İmgenin ger&ccedil;ekliğe h&uuml;kmettiği ve &ccedil;oğu kez onu yaratır g&ouml;z&uuml;kt&uuml;ğ&uuml; modern toplumda, &ldquo;tabiatın&rdquo; bizleri evcil olarak tutma aracı oluşu bir s&uuml;priz değildir. TV&rsquo;de g&ouml;sterilen &ldquo;tabiat&rdquo;, Sierra Club takvimleri, &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo; te&ccedil;hizat&ccedil;ıları, &ldquo;doğal&rdquo; gıdalar ve lifler, &ldquo;&ccedil;evreci&rdquo; başkan ve &ldquo;radikal&rdquo; ekoloji, hepsi &ldquo;tabiatı&rdquo; ve onunla &ldquo;uygun&rdquo; ilişkimizi yaratmayı planlar. Yaratılan imge, bilin&ccedil;altı ile algılanan şekilde erken uygarlığın &ldquo;g&uuml;nahk&acirc;r el değmemiş doğa&rdquo; bakış a&ccedil;ısını devam ettirir. &ldquo;Tabiat&rdquo; belgeselleri her zaman yırtıcılık sahnelerini i&ccedil;erir ve bu belgesellerin y&ouml;netmenlerinin hayvanları kavgaya kışkırtmaya kalkışmak i&ccedil;in elektrik şokları kullandıkları s&ouml;ylenir. &ldquo;El değmemiş doğa&rdquo; gezginliğine &ouml;zenenlere tehlikeli hayvanlar ve bitkiler hakkında verilen uyarılar ve bunlarla başka &ccedil;ıkmak i&ccedil;in &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo; teşhizat&ccedil;ıları tarafından yaratılmış &uuml;r&uuml;n miktarı, vahşi yerlerde dolaşma deneyimlerime g&ouml;re olduk&ccedil;a aşırıdır. Uygarlığın dışındaki yaşam imgesi bize hayatta kalma m&uuml;cadelesi olarak verilir.</p>
+Muhtemelen en erken tabiat kavramı İncil’in eski ahitinde anlatılana benzer birşeydi: günahkâr el değmemiş doğa, yırtıcı ve zehirli yaratıklar, bedhah şeytanlar ve delinin ikamet ettiği viranlık yer. Bu görüş özellikle erken uygarlıklar için önemli bir amaca hizmet etti. İnsanların çoğunu şehir duvarlarının içersinde tutarak ve keşfetmek için dışarıya çıkanlara sanki düşman bölgesindelermişçesine savunmacı bir tavır vererek, vahşi olandan korkulmasına sebep oldu. Bu kavram, bu şekilde, insanları arzuları açısından vahşice yaşamaktan uzak tutan “insan” ve “tabiat” arasındaki ikiliği yarattı.
-<p>Ancak g&ouml;steri toplumu &ldquo;g&uuml;nahk&acirc;r el değmemiş doğayı&rdquo; verimli bir şekilde kullanmak i&ccedil;in onun bilin&ccedil;altında bulunmasına gerek duyar. Egemen &ldquo;tabiat&rdquo; imgesi, onun bir kaynak olduğu, tasarlanacak ve &ccedil;alışılacak kadar g&uuml;zel bir şey olduğudur. &ldquo;El değmemiş doğa&rdquo; kısa bir s&uuml;re i&ccedil;in kalabalıklardan uzak dinlenebileceğimiz, eğer uygun şekilde donatılırsa g&uuml;ndelik yaşamın tek d&uuml;zeliğinden ka&ccedil;abileceğimiz, rahatlayabileceğimiz ve derin d&uuml;ş&uuml;ncelere dalabileceğimiz ya da heyecan ve macera bulabilceğimiz bir yerdir. Ve elbette, &ldquo;tabiat&rdquo; ihtiya&ccedil;larımızı karşılayan &ldquo;anne&rdquo;, uygarlığın kendisini yarattığı kaynak olarak kalır.</p>
+Ancak tamamen negatif bir tabiat kavramı uygarlığı çevrilmiş ve kuşatılmış bir kaleye dönüştürdüğünden, kullanışlılık sınırlarına ulaşmaya, uygarlığı ayakta tutmak için yayılmaya, daha fazla sömürebilmeye mecburdu. “Tabiat”, uygarlık için bir kaynak sepeti oldu; “insanlığı” ve uygarlığını besleyen bir “anne”. Güzeldi; tapılmaya, tasarlanmaya, çalışılmaya ve sömürülmeye değerdi. Kötü değildi… fakat kaotik, kaprisli ve güvenilmezdi. Uygarlık için, iyi ki “insan tabiatı” şeyleri düzene koymaya, onları kontrol altına almaya gereksinim duyarak ve rasyonal bir şekilde evrilmişti. Vahşi yerler gerekliydi, öyle ki insanlar “tabiatı” el değmemiş durumunda çalışabilir ve tasarlayabilirdi, fakat kesinlikle uygar insan uygarlığı genişletmek için kullanmak adına “doğal” süreçleri anlayabilir ve kontrol edebilirdi. Böylelikle “günahkâr el değmemiş doğa”, uygarlık için pozitif değere sahip “tabiat” ve “el değmemiş doğa” tarafından gölgede bırakıldı.
-<p>Meta k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde &ldquo;tabiat&rdquo;, vahşi macera arzusunu, evcilleştirmesiz yaşam arzusunu, bize imgesini satarak yeniden kazanır. Bilin&ccedil;altındaki &ldquo;g&uuml;nahk&acirc;r el değmemiş doğa&rdquo; kavramı, ormanın derinliklerine girmeyi maceracıya ve asiye hitap eden bir risk kılar. Ayrıca, vahşi yerlere girmek i&ccedil;in gerekli sayılan &ccedil;ok sayıda &uuml;r&uuml;n&uuml; bizlere satarak, ger&ccedil;ekte oraya ait olmadığımız fikrini destekler. Pozitif tabiat kavramı, vahşi yerleri deneyimlemek zorunda olduğumuzu hissetmemizi sağlar (i&ccedil;imizde beslediğimiz kavramların, en az ger&ccedil;ek &ccedil;evremiz kadar deneyimlediğimiz şeyi yaratacağının farkında olmadan). B&ouml;ylece, uygarlık başarılı bir şekilde doğrudan dokunamıyor g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml; bu alanları &ndash; &ldquo;tabiat&rdquo;, &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo; &ndash; , bizleri evcilleşmiş tutan g&ouml;steri kavramlarına d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rerek yeniden kazanır.</p>
+Tabiat kavramı sosyal değer ve ahlak sistemlerini yaratır. Bu sistemler “tabiatın” gelişimine katılmış görünüşte çelişik aşamalardan dolayı, ayrıca çelişkili görünebilir; fakat hepsi aynı sonucu elde eder: evcilleşmemiz. “uygar davranmamızı” söyleyenler ve “doğal davranmamızı” söyleyenler gerçekte bize aynı şeyi söylüyorlar: “Arzularınla değil, harici değerler ile uygunluk içersinde yaşal.” Doğallık erdemi diğer erdemler kadar tehlikeli olmuştur. İnsanlar “doğal olmayan davranışlar” için hapsedilmiş, işkence görmüş ve hatta öldürülmüştü – ve bu hâlâ devam ediyor. “Tabiat” da çirkin ve talep eden bir tanrıdır.
-<p>&ldquo;Tabiat&rdquo; evcilleştirir, &ccedil;&uuml;nk&uuml; yabaniliği tek par&ccedil;a bir varlığa, uygarlıktan ayrı kocaman bir &acirc;leme d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;r. Uygarlığın ortasında yabaniliğin dışavurumları toyluk, &ccedil;ılgınlık, su&ccedil; işleme, g&uuml;nah ya da ahlaksızlık olarak etiketlenir. H&acirc;l&acirc; &ldquo;doğal&rdquo; olanın iyi olduğu varsayımı korunurken, yabaniliğin dışavurumlarının reddedilmesine, gizli tutulmasına, eleştirilmesine ya da cezalandırılmasına izin verilir. &ldquo;Yabanilik&rdquo; kendi bireysel &ouml;zg&uuml;r-ruhluluğumuzun bir ifadesinden ziyade dışımızdaki bir &acirc;lem olduğunda, onunla &ldquo;bağlantı kurmanın&rdquo; &ldquo;doğru&rdquo; yollarını bizlere &ouml;ğretecek &ldquo;yabanilik&rdquo;te uzman kişiler olabilir. Batı sahilinde, şirket hayallerini, Porche arabalarını ya da m&uuml;lklerini tehdit etmeyecek şekilde, yupilere &ldquo;yabanilik&rdquo; satarak para kazanan her t&uuml;rl&uuml; ruhsal &ouml;ğretmen vardır. &ldquo;El değmemiş doğa&rdquo; bu g&uuml;nlerde &ccedil;ok k&acirc;rlı bir end&uuml;stridir.</p>
+Başlangıçtan beri, tabiat, otorite tarafından iktidarını pekiştirmek için yaratılmış bir imge olmuştur. İmgenin gerçekliğe hükmettiği ve çoğu kez onu yaratır gözüktüğü modern toplumda, “tabiatın” bizleri evcil olarak tutma aracı oluşu bir süpriz değildir. TV’de gösterilen “tabiat”, Sierra Club takvimleri, “el değmemiş doğa” teçhizatçıları, “doğal” gıdalar ve lifler, “çevreci” başkan ve “radikal” ekoloji, hepsi “tabiatı” ve onunla “uygun” ilişkimizi yaratmayı planlar. Yaratılan imge, bilinçaltı ile algılanan şekilde erken uygarlığın “günahkâr el değmemiş doğa” bakış açısını devam ettirir. “Tabiat” belgeselleri her zaman yırtıcılık sahnelerini içerir ve bu belgesellerin yönetmenlerinin hayvanları kavgaya kışkırtmaya kalkışmak için elektrik şokları kullandıkları söylenir. “El değmemiş doğa” gezginliğine özenenlere tehlikeli hayvanlar ve bitkiler hakkında verilen uyarılar ve bunlarla başka çıkmak için “el değmemiş doğa” teşhizatçıları tarafından yaratılmış ürün miktarı, vahşi yerlerde dolaşma deneyimlerime göre oldukça aşırıdır. Uygarlığın dışındaki yaşam imgesi bize hayatta kalma mücadelesi olarak verilir.
-<p>Ekolojistler &ndash; hatta &ldquo;radikal&rdquo; ekolojistler &ndash; tam da b&ouml;yle davranıyorlar. Vahşiye gitmeyi ve zincirleri &ccedil;&ouml;z&uuml;lm&uuml;ş arzularının enerjisiyle uygarlığı yok etmeyi denemekten ziyade, &ldquo;el değmemiş doğayı kurtarmaya&rdquo; &ccedil;alışıyorlar. Pratikte bu, otoriteleri belirli end&uuml;strilerin daha zararlı aktivitelerini durdurmak i&ccedil;in hareket ettirmeyi ve nispeten zarar g&ouml;rmemiş ormanları, &ccedil;&ouml;lleri ve dağları korunmuş &ldquo;El değmemiş doğa Alanları&rdquo;na d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmeyi denemek ya da yalvarmak anlamına gelir. Bu yalnızca yabanilik kavramını tek par&ccedil;a bir varlık, &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo; ya da &ldquo;tabiat&rdquo; olarak, ve bu kavrama has metalaştırmayı pekiştirir. &ldquo;El değemiş doğa Alanı&rdquo; kavramının esası &ldquo;yabanilik&rdquo; ve &ldquo;insanlık&rdquo; ayrımıdır. Bu y&uuml;zden &ldquo;radikal&rdquo; ekolojik ideoloji markalarından birinin, &ldquo;biyomerkezcilik&rdquo; ve &ldquo;insanmerkezcilik&rdquo; arasındaki &ccedil;atışmayı yaratmış olması s&uuml;rpriz değildir.</p>
+Ancak gösteri toplumu “günahkâr el değmemiş doğayı” verimli bir şekilde kullanmak için onun bilinçaltında bulunmasına gerek duyar. Egemen “tabiat” imgesi, onun bir kaynak olduğu, tasarlanacak ve çalışılacak kadar güzel bir şey olduğudur. “El değmemiş doğa” kısa bir süre için kalabalıklardan uzak dinlenebileceğimiz, eğer uygun şekilde donatılırsa gündelik yaşamın tek düzeliğinden kaçabileceğimiz, rahatlayabileceğimiz ve derin düşüncelere dalabileceğimiz ya da heyecan ve macera bulabilceğimiz bir yerdir. Ve elbette, “tabiat” ihtiyaçlarımızı karşılayan “anne”, uygarlığın kendisini yarattığı kaynak olarak kalır.
+
+Meta kültüründe “tabiat”, vahşi macera arzusunu, evcilleştirmesiz yaşam arzusunu, bize imgesini satarak yeniden kazanır. Bilinçaltındaki “günahkâr el değmemiş doğa” kavramı, ormanın derinliklerine girmeyi maceracıya ve asiye hitap eden bir risk kılar. Ayrıca, vahşi yerlere girmek için gerekli sayılan çok sayıda ürünü bizlere satarak, gerçekte oraya ait olmadığımız fikrini destekler. Pozitif tabiat kavramı, vahşi yerleri deneyimlemek zorunda olduğumuzu hissetmemizi sağlar (içimizde beslediğimiz kavramların, en az gerçek çevremiz kadar deneyimlediğimiz şeyi yaratacağının farkında olmadan). Böylece, uygarlık başarılı bir şekilde doğrudan dokunamıyor göründüğü bu alanları – “tabiat”, “el değmemiş doğa” – , bizleri evcilleşmiş tutan gösteri kavramlarına dönüştürerek yeniden kazanır.
+
+“Tabiat” evcilleştirir, çünkü yabaniliği tek parça bir varlığa, uygarlıktan ayrı kocaman bir âleme dönüştürür. Uygarlığın ortasında yabaniliğin dışavurumları toyluk, çılgınlık, suç işleme, günah ya da ahlaksızlık olarak etiketlenir. Hâlâ “doğal” olanın iyi olduğu varsayımı korunurken, yabaniliğin dışavurumlarının reddedilmesine, gizli tutulmasına, eleştirilmesine ya da cezalandırılmasına izin verilir. “Yabanilik” kendi bireysel özgür-ruhluluğumuzun bir ifadesinden ziyade dışımızdaki bir âlem olduğunda, onunla “bağlantı kurmanın” “doğru” yollarını bizlere öğretecek “yabanilik”te uzman kişiler olabilir. Batı sahilinde, şirket hayallerini, Porche arabalarını ya da mülklerini tehdit etmeyecek şekilde, yupilere “yabanilik” satarak para kazanan her türlü ruhsal öğretmen vardır. “El değmemiş doğa” bu günlerde çok kârlı bir endüstridir.
+
+Ekolojistler – hatta “radikal” ekolojistler – tam da böyle davranıyorlar. Vahşiye gitmeyi ve zincirleri çözülmüş arzularının enerjisiyle uygarlığı yok etmeyi denemekten ziyade, “el değmemiş doğayı kurtarmaya” çalışıyorlar. Pratikte bu, otoriteleri belirli endüstrilerin daha zararlı aktivitelerini durdurmak için hareket ettirmeyi ve nispeten zarar görmemiş ormanları, çölleri ve dağları korunmuş “El değmemiş doğa Alanları”na dönüştürmeyi denemek ya da yalvarmak anlamına gelir. Bu yalnızca yabanilik kavramını tek parça bir varlık, “el değmemiş doğa” ya da “tabiat” olarak, ve bu kavrama has metalaştırmayı pekiştirir. “El değemiş doğa Alanı” kavramının esası “yabanilik” ve “insanlık” ayrımıdır. Bu yüzden “radikal” ekolojik ideoloji markalarından birinin, “biyomerkezcilik” ve “insanmerkezcilik” arasındaki çatışmayı yaratmış olması sürpriz değildir.
+
+İnsanı tekrardan “tabiat”a katmak istediklerini iddia eden bu “radikal ekolojistler” bile kendilerini kandırıyorlar. (içlerinden birinin belirttiği gibi) “Vahşi, simbiyotik bütün” görüşleri, sözde-mistik bir şekilde ifade edilmiş uygarlık tarafından yaratılan monolitik bir kavramdır. “Yabanilik” bu ekolojik mistikler için monolitik bir varlık olmaya devam eder; bizden daha büyük bir varlık, boyun eğmek zorunda olduğumuz bir tanrı. Fakat boyun eğme evcilleştirmedir, uygarlığın sürmesini sağlayan şeydir. Teslimiyet uygulayan ideolojinin adı önem taşımaz – ister “tabiat” olsun, isterse de “vahşi, simbiyotik bütün”. Sonuç daima evcilleştirmenin devamı olacaktır.
+
+El değmemiş doğa, “tabiat” ya da “el değmemiş doğa”yı da içeren herhangi bir monolitik kavramdan alakasız göründüğünde, herhangi bir anda belirebilen bireylerdeki potansiyel özgür ruhluluk olarak göründüğünde, yalnızca ozaman uygarlığa bir tehdit olur. Hiçbirimiz “el değmemiş doğa”da yıllar geçirmedi, fakat eğer bizi çevreleyen şeyi uygarlığın bakış açısıyla görmeye devam edersek, eğer çok sayıdaki varlığı monolitik bir şekilde “tabiat” olarak, “el değmemiş doğa” olarak, “vahşi, simbiyotik bütün” olarak görmeye devam edersek, uygar olmaya devam edeceğiz; vahşi olamayacağız. Fakat eğer kentin ortasında, herhangi bir anda aktif olarak evcilleştirmemizi reddedersek, üzerimize zorla giydirilen sosyal roller tarafından hükmedilmeyi reddedersek ve onun yerine rollerimizin altında saklı tutkularımızla, arzularımızla ve heveslerimizle yaşarsak, eşsiz ve tahmin edilemez varlıklar olursak, o anda vahşi oluruz. Harap olan uygarlığın yıkıntıları arasında şiddetle oynayarak (fakat aptal olma, yok olurken bile tehlikeli bir düşmandır ve uzun bir süre sendeleyebilir), onun devrilmesi için elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz. Özgür-ruhlu asiler, ekolojinin sağkalımcılığını uygarlığın özgür yaşamı yok etme girişimi olarak reddecektir, ve hem uygarlığın hem de onun vahşi, özgür-ruhlu yaşamı kapsama girişiminin aksine özgürce ilişki kuran, eşsiz bireylerin kaotik, sürekli değişen dansını yaşamaya çabalayacaklar: “Tabiat.”
-<p>İnsanı tekrardan &ldquo;tabiat&rdquo;a katmak istediklerini iddia eden bu &ldquo;radikal ekolojistler&rdquo; bile kendilerini kandırıyorlar. (i&ccedil;lerinden birinin belirttiği gibi) &ldquo;Vahşi, simbiyotik b&uuml;t&uuml;n&rdquo; g&ouml;r&uuml;şleri, s&ouml;zde-mistik bir şekilde ifade edilmiş uygarlık tarafından yaratılan monolitik bir kavramdır. &ldquo;Yabanilik&rdquo; bu ekolojik mistikler i&ccedil;in monolitik bir varlık olmaya devam eder; bizden daha b&uuml;y&uuml;k bir varlık, boyun eğmek zorunda olduğumuz bir tanrı. Fakat boyun eğme evcilleştirmedir, uygarlığın s&uuml;rmesini sağlayan şeydir. Teslimiyet uygulayan ideolojinin adı &ouml;nem taşımaz &ndash; ister &ldquo;tabiat&rdquo; olsun, isterse de &ldquo;vahşi, simbiyotik b&uuml;t&uuml;n&rdquo;. Sonu&ccedil; daima evcilleştirmenin devamı olacaktır.</p>
-<p>El değmemiş doğa, &ldquo;tabiat&rdquo; ya da &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo;yı da i&ccedil;eren herhangi bir monolitik kavramdan alakasız g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;nde, herhangi bir anda belirebilen bireylerdeki potansiyel &ouml;zg&uuml;r ruhluluk olarak g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;nde, yalnızca ozaman uygarlığa bir tehdit olur. Hi&ccedil;birimiz &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo;da yıllar ge&ccedil;irmedi, fakat eğer bizi &ccedil;evreleyen şeyi uygarlığın bakış a&ccedil;ısıyla g&ouml;rmeye devam edersek, eğer &ccedil;ok sayıdaki varlığı monolitik bir şekilde &ldquo;tabiat&rdquo; olarak, &ldquo;el değmemiş doğa&rdquo; olarak, &ldquo;vahşi, simbiyotik b&uuml;t&uuml;n&rdquo; olarak g&ouml;rmeye devam edersek, uygar olmaya devam edeceğiz; vahşi olamayacağız. Fakat eğer kentin ortasında, herhangi bir anda aktif olarak evcilleştirmemizi reddedersek, &uuml;zerimize zorla giydirilen sosyal roller tarafından h&uuml;kmedilmeyi reddedersek ve onun yerine rollerimizin altında saklı tutkularımızla, arzularımızla ve heveslerimizle yaşarsak, eşsiz ve tahmin edilemez varlıklar olursak, o anda vahşi oluruz. Harap olan uygarlığın yıkıntıları arasında şiddetle oynayarak (fakat aptal olma, yok olurken bile tehlikeli bir d&uuml;şmandır ve uzun bir s&uuml;re sendeleyebilir), onun devrilmesi i&ccedil;in elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz. &Ouml;zg&uuml;r-ruhlu asiler, ekolojinin sağkalımcılığını uygarlığın &ouml;zg&uuml;r yaşamı yok etme girişimi olarak reddecektir, ve hem uygarlığın hem de onun vahşi, &ouml;zg&uuml;r-ruhlu yaşamı kapsama girişiminin aksine &ouml;zg&uuml;rce ilişki kuran, eşsiz bireylerin kaotik, s&uuml;rekli değişen dansını yaşamaya &ccedil;abalayacaklar: &ldquo;Tabiat.&rdquo;</p>