Arşiv tarihçesi Karl Marx — J. B. Schweizer'e Bir Mektup “Proudhon Üzerine”

summaryrefslogtreecommitdiff
diff options
context:
space:
mode:
authorKara <kara@edu.wll.im>2024-12-25 17:33:24 +0000
committerKara <kara@edu.wll.im>2024-12-25 17:33:24 +0000
commit31fed8e56528b6c80b637094fd104c8f5c1b0d28 (patch)
tree50723dec6d50398f15f161bb52098f5f9fe1d240 /k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse
parent1f93d119f7e4008f752ff25cd3818cb533c256e9 (diff)
Edit: /library/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine #182
* 2024-12-25T17:33:13 metin eklendi -- kara
Diffstat (limited to 'k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse')
-rw-r--r--k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse73
1 files changed, 42 insertions, 31 deletions
diff --git a/k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse b/k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse
index c645b7f..863f725 100644
--- a/k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse
+++ b/k/km/karl-marx-j-b-schweizer-e-bir-mektup-proudhon-uzerine.muse
@@ -1,61 +1,72 @@
-<h4><em>Der Social-Demokrat</em>, 16 Nolu sayısı, 1 Şubat 1865</h4>
+#title J. B. Schweizer'e Bir Mektup “Proudhon Üzerine”
+#author Karl Marx
+#date 24 Ocak 1865
+#source https://www.marxists.org/turkce/m-e/1865/on-proudhon.htm
+#lang tr
+#pubdate 2024-12-25T17:24:43
-<p>Sayın Bay,</p>
-<p>Benden Proudhon konusunda ayrıntılı bir değerlendirme talep eden mektubunuzu d&uuml;n aldım. Zaman yokluğu, beni bu arzunuzu yerine getirmekten alıkoyuyor. &Uuml;stelik, elimde onun yapıtlarından <em>hi&ccedil; birisi </em>yok. Bununla birlikte, iyi niyetime sizi inandırabilmek i&ccedil;in, alelacele kısa bir taslak &ccedil;iziktiriyorum. Bunu tamamlayabilir, ekler ya da kısaltmalar, kısacası, ne uygun g&ouml;r&uuml;rseniz onu yapabilirsiniz.[1*]</p>
+*** <em>Der Social-Demokrat</em>, 16 Nolu sayısı, 1 Şubat 1865
-<p>Proudhon&#39;un ilk &ccedil;abalarını artık anımsamıyorum. <em>Langue Universelle</em>[13] konusundaki okul &ouml;devi niteliğindeki yapıtı, &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; i&ccedil;in gerekli en temel bilgilerden yoksun bulunduğu sorunlara kendisinin nasıl nezaketsizce &ccedil;&ouml;zd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; g&ouml;stermektedir. (sayfa 28)</p>
+Sayın Bay,
-<p>İlk yapıtı <em>Qu&#39;est-ce que la propri&eacute;t&eacute;?</em>[2*]kuşkusuz, yazmış olduklarının en iyisidir. İ&ccedil;eriğinin yeniliğinden olmasa bile, hi&ccedil; değilse her şeyi s&ouml;ylemekteki yeni ve c&uuml;retkar tutumuyla. &ccedil;ığır a&ccedil;ıcı olmuştur. <em>Propri&eacute;t&eacute;, </em>tanışık olduğu Fransız sosyalistlerinin ve kom&uuml;nistlerinin yapıtlarında, elbette ki, yalnızca &ccedil;eşitli şekillerde eleştirilmekle kalmamış, aynı zamanda &uuml;topyacı bir tarzda <em>&quot;hesabı g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r&quot;</em>. Bu kitapta, Proudhon&#39;un Saint-Simon ve Fourier ile olan ilişkisi, Feuerbach&#39;ın Hegel ile olan ilişkisiyle hemen hemen aynıdır. Hegel ile kıyaslandığında, Feuerbach &ccedil;ok zayıf kalır. Ama bununla birlikte, Hegel&#39;den <em>sonra </em>&ccedil;ığır a&ccedil;ıcı olmuştur, &ccedil;&uuml;nk&uuml; hıristiyan bilincine ters d&uuml;şen ama eleştirinin ilerlemesi bakımından &ouml;nem taşıyan ve Hegel&#39;in mistik yarı-bulanıklık i&ccedil;inde bıraktığı belirli noktalara <em>parmak basmıştır</em>.</p>
+Benden Proudhon konusunda ayrıntılı bir değerlendirme talep eden mektubunuzu dün aldım. Zaman yokluğu, beni bu arzunuzu yerine getirmekten alıkoyuyor. Üstelik, elimde onun yapıtlarından <em>hiç birisi</em> yok. Bununla birlikte, iyi niyetime sizi inandırabilmek için, alelacele kısa bir taslak çiziktiriyorum. Bunu tamamlayabilir, ekler ya da kısaltmalar, kısacası, ne uygun görürseniz onu yapabilirsiniz.[1*]
-<p>Eğer bu ifadeyi kullanmama izin verilirse, Proudhon&#39;un g&uuml;&ccedil;l&uuml;, g&uuml;rb&uuml;z &uuml;slubu, bu kitapta da h&acirc;l&acirc; egemen. Ve kanımca &uuml;slubu, bu kitabın başlıca erdemi. Yalnızca eski şeyleri yinelemekle kaldığı yerlerde bile, Proudhon&#39;un bağımsız keşiflerde bulunduğu; s&ouml;ylediği şeyin kendisi i&ccedil;in yeni olduğu ve &ouml;yle sayılması gerektiği g&ouml;r&uuml;l&uuml;r. &quot;Kutsalların kutsalı&quot; ekonomik [kavramlara <em>-&ccedil;</em>.] elatan provokatif meydan okuma, sıradan burjuva zihniyetini alay konusu yapan parlak paradoks, yokedici eleştiri, acı kinaye, ve orada burada ortaya &ccedil;ıkan ve mevcut d&uuml;zenin kepazeliklerine karşı g&ouml;sterilen derin ve ger&ccedil;ek bir &ouml;fke, devrimci bir i&ccedil;tenlik - b&uuml;t&uuml;n bunlar, ilk &ccedil;ıktığında, <em>Qu&#39;est-ce que la propri&eacute;t&eacute;?</em>&#39;nin okurlarını heyecanlandırmış ve b&uuml;y&uuml;k bir sansasyon yaratmıştı. Ekonomi politiğin kesin bir bilimsel tarihi i&ccedil;inde, bu kitaptan s&ouml;zetmeye değmezdi bile. Ama bu t&uuml;rden sansasyonel yapıtlar, romanlar yazınında olduğu kadar, bilim alanında da bir rol oynarlar. &Ouml;rneğin <em>Malthus&#39;un Population</em>[3*] konusundaki kitabını alınız. İlk basıldığında bir &quot;sansasyonel broş&uuml;r&quot;den ve &uuml;stelik baştan sona başkalarının yapıtlarından yapılmış <em>aşırmalardan </em>başka bir şey değildi. Ama gene de <em>insan soyuna yapılan bu iftira </em>ne b&uuml;y&uuml;k bir d&uuml;rt&uuml; yaratmıştı!</p>
+Proudhon'un ilk çabalarını artık anımsamıyorum. <em>Langue Universelle</em>[13] konusundaki okul ödevi niteliğindeki yapıtı, çözümü için gerekli en temel bilgilerden yoksun bulunduğu sorunlara kendisinin nasıl nezaketsizce çözdüğünü göstermektedir. (sayfa 28)
-<p>Eğer Proudhon&#39;un kitabı elimde olsaydı, onun <em>eski &uuml;slubunu </em>g&ouml;stermek i&ccedil;in kolayca birka&ccedil; &ouml;rnek verebilirdim. En &ouml;nemli saydığı pasajlarda bile Kant&#39;ın <em>&ccedil;atışkıları </em>ele alış bi&ccedil;imini taklit etmekte -yapıtlarını ancak &ccedil;evirilerden okumuş olduğu o Kant, o sıra Bay Proudhon&#39;un tanıdığı tek Alman filozoftu- ve kişi &uuml;zerinde, Kant gibi kendisinin de, &ccedil;atışkıların &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;ne insan kavrayışının <em>&quot;&ouml;tesinde</em>&quot; kalan bir şey g&ouml;z&uuml;yle baktığı, yani bu konuda kendi anlayışının karanlıklar i&ccedil;inde bulunduğu yolunda g&uuml;&ccedil;l&uuml; &#39;bir izlenim bırakmaktadır.</p>
+İlk yapıtı <em>Qu'est-ce que la propriété?</em>[2*]kuşkusuz, yazmış olduklarının en iyisidir. İçeriğinin yeniliğinden olmasa bile, hiç değilse her şeyi söylemekteki yeni ve cüretkar tutumuyla. çığır açıcı olmuştur. <em>Propriété,</em> tanışık olduğu Fransız sosyalistlerinin ve komünistlerinin yapıtlarında, elbette ki, yalnızca çeşitli şekillerde eleştirilmekle kalmamış, aynı zamanda ütopyacı bir tarzda <em>"hesabı görülmüştür"</em>. Bu kitapta, Proudhon'un Saint-Simon ve Fourier ile olan ilişkisi, Feuerbach'ın Hegel ile olan ilişkisiyle hemen hemen aynıdır. Hegel ile kıyaslandığında, Feuerbach çok zayıf kalır. Ama bununla birlikte, Hegel'den <em>sonra</em> çığır açıcı olmuştur, çünkü hıristiyan bilincine ters düşen ama eleştirinin ilerlemesi bakımından önem taşıyan ve Hegel'in mistik yarı-bulanıklık içinde bıraktığı belirli noktalara <em>parmak basmıştır</em>.
-<p>Ama b&uuml;t&uuml;n o yerleşmiş inan&ccedil;ları yıkma g&ouml;r&uuml;nt&uuml;s&uuml;ne karşın, Bay Proudhon&#39;un toplumu bir yandan, Fransız k&uuml;&ccedil;&uuml;k k&ouml;yl&uuml;s&uuml;n&uuml;n (sonraları k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuvasının) a&ccedil;ısından ve onun g&ouml;zleriyle eleştirmesindeki ve &ouml;te yandan da onu sosyalistlerden miras aldığı &ouml;l&ccedil;eğe vurmasındaki &ccedil;elişkiyle, kişi daha <em>Qu&#39;est-ce que la Propri&eacute;t&eacute;?</em>&#39;de karşı karşıya geliyor.</p>
+Eğer bu ifadeyi kullanmama izin verilirse, Proudhon'un güçlü, gürbüz üslubu, bu kitapta da hâlâ egemen. Ve kanımca üslubu, bu kitabın başlıca erdemi. Yalnızca eski şeyleri yinelemekle kaldığı yerlerde bile, Proudhon'un bağımsız keşiflerde bulunduğu; söylediği şeyin kendisi için yeni olduğu ve öyle sayılması gerektiği görülür. "Kutsalların kutsalı" ekonomik [kavramlara <em>-ç</em>.] elatan provokatif meydan okuma, sıradan burjuva zihniyetini alay konusu yapan parlak paradoks, yokedici eleştiri, acı kinaye, ve orada burada ortaya çıkan ve mevcut düzenin kepazeliklerine karşı gösterilen derin ve gerçek bir öfke, devrimci bir içtenlik - bütün bunlar, ilk çıktığında, <em>Qu'est-ce que la propriété?</em>'nin okurlarını heyecanlandırmış ve büyük bir sansasyon yaratmıştı. Ekonomi politiğin kesin bir bilimsel tarihi içinde, bu kitaptan sözetmeye değmezdi bile. Ama bu türden sansasyonel yapıtlar, romanlar yazınında olduğu kadar, bilim alanında da bir rol oynarlar. Örneğin <em>Malthus'un Population</em>[3*] konusundaki kitabını alınız. İlk basıldığında bir "sansasyonel broşür"den ve üstelik baştan sona başkalarının yapıtlarından yapılmış <em>aşırmalardan</em> başka bir şey değildi. Ama gene de <em>insan soyuna yapılan bu iftira</em> ne büyük bir dürtü yaratmıştı!
-<p>Bu kitabın yetersizliğini ortaya koyan bizzat kendi adıdır. Sorun o denli yanlış form&uuml;le edilmiştir ki, doğru bir bi&ccedil;imde yanıtlanması zaten m&uuml;mk&uuml;n değildi. <em>Antik &quot;m&uuml;lkiyet ilişkileri&quot;, feodal </em>m&uuml;lkiyet ilişkileri tarafından, ve bunlar da <em>&quot;burjuva&quot; </em>m&uuml;lkiyet ilişkileri tarafından yokedilmişlerdir. Demek ki, ge&ccedil;miş <em>m&uuml;lkiyet ilişkileri </em>&uuml;zerindeki eleştiriyi bizzat tarihin kendisi yapmıştır. Proudhon&#39;un ele aldığı şey, aslında bug&uuml;n varolduğu bi&ccedil;imiyle <em>modern burjuva m&uuml;lkiyetiydi. </em>Bunun ne olduğu sorusu, ancak <em>&quot;ekonomi politiğin&quot; </em>bu <em>m&uuml;lkiyet ilişkilerini iradi ilişkiler </em>olarak yasal ifadeleri i&ccedil;inde değil, ger&ccedil;ek bi&ccedil;imleri i&ccedil;inde, yani <em>&uuml;retim ilişkileri </em>olarak bir b&uuml;t&uuml;n i&ccedil;inde kucaklayan eleştirel bir tahliliyle yanıtlanabilirdi. Ama bu ekonomik ilişkilerin t&uuml;m&uuml;n&uuml; <em>&quot;m&uuml;lkiyet</em>&quot;in genel yasal kavramları i&ccedil;inde karmakarışık ettiğinden, Proudhon, 1789&#39;dan &ouml;nce <em>Brissot</em>&#39;un buna benzer bir yapıtta[14] aynı s&ouml;zc&uuml;klerle vermiş bulunduğu yanıtın &ouml;tesine ge&ccedil;emiyor: &quot;M&uuml;lkiyet hırsızlıktır.&quot;</p>
+Eğer Proudhon'un kitabı elimde olsaydı, onun <em>eski üslubunu</em> göstermek için kolayca birkaç örnek verebilirdim. En önemli saydığı pasajlarda bile Kant'ın <em>çatışkıları</em> ele alış biçimini taklit etmekte -yapıtlarını ancak çevirilerden okumuş olduğu o Kant, o sıra Bay Proudhon'un tanıdığı tek Alman filozoftu- ve kişi üzerinde, Kant gibi kendisinin de, çatışkıların çözümüne insan kavrayışının <em>"ötesinde</em>" kalan bir şey gözüyle baktığı, yani bu konuda kendi anlayışının karanlıklar içinde bulunduğu yolunda güçlü 'bir izlenim bırakmaktadır.
-<p>Bundan &ccedil;ıkartılabilecek tek sonu&ccedil;, <em>&quot;hırsızlık&quot; </em>konusundaki burjuva yasal kavramlarının, burjuvanın kendi <em>&quot;namuslu&quot; </em>kazan&ccedil;larına da aynı bi&ccedil;imde uygulanabileceğidir. &Ouml;te yandan, <em>&quot;hırsızlık&quot;, </em>m&uuml;lkiyetin zorla ihl&acirc;l edilmesi olarak <em>m&uuml;lkiyeti varsaydığından, </em>Proudhon, <em>ger&ccedil;ek burjuva m&uuml;lkiyeti </em>konusundaki kendisi i&ccedil;in bile bulanık olan her t&uuml;rden fantaziler i&ccedil;inde karman-&ccedil;orman olmuştur.</p>
+Ama bütün o yerleşmiş inançları yıkma görüntüsüne karşın, Bay Proudhon'un toplumu bir yandan, Fransız küçük köylüsünün (sonraları küçük-burjuvasının) açısından ve onun gözleriyle eleştirmesindeki ve öte yandan da onu sosyalistlerden miras aldığı ölçeğe vurmasındaki çelişkiyle, kişi daha <em>Qu'est-ce que la Propriété?</em>'de karşı karşıya geliyor.
-<p>1844&#39;te, Paris&#39;te bulunduğum sıra, Proudhon&#39;la kişisel (sayfa 30) ilişki kurdum. Buna burada değiniyorum, &ccedil;&uuml;nk&uuml;, İngilizlerin ticari mallara hile karıştırılması demeleri gibi, Bay Proudhon&#39;un <em>&quot;sophistication</em>&quot;undan[4*] bir &ouml;l&ccedil;&uuml;ye kadar ben de sorumluyum. &Ccedil;oğu kez b&uuml;t&uuml;n bir gece s&uuml;ren uzun tartışmalar sırasında, kendisine b&uuml;y&uuml;k zarar veren ve Almanca bilmediğinden doğru d&uuml;r&uuml;st inceleyemediği hegelciliği ona aşıladım. Paris&#39;ten &ccedil;ıkartılmamdan sonra benim başladığım işi <em>Herr Karl Gr&uuml;n </em>s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;. &Uuml;stelik, bir Alman felsefesi &ouml;ğretmeni olarak benden &uuml;st&uuml;n olan yanı, bu konudan kendisinin de bir şey anlamamasıydı.</p>
+Bu kitabın yetersizliğini ortaya koyan bizzat kendi adıdır. Sorun o denli yanlış formüle edilmiştir ki, doğru bir biçimde yanıtlanması zaten mümkün değildi. <em>Antik "mülkiyet ilişkileri", feodal</em> mülkiyet ilişkileri tarafından, ve bunlar da <em>"burjuva"</em> mülkiyet ilişkileri tarafından yokedilmişlerdir. Demek ki, geçmiş <em>mülkiyet ilişkileri</em> üzerindeki eleştiriyi bizzat tarihin kendisi yapmıştır. Proudhon'un ele aldığı şey, aslında bugün varolduğu biçimiyle <em>modern burjuva mülkiyetiydi.</em> Bunun ne olduğu sorusu, ancak <em>"ekonomi politiğin"</em> bu <em>mülkiyet ilişkilerini iradi ilişkiler</em> olarak yasal ifadeleri içinde değil, gerçek biçimleri içinde, yani <em>üretim ilişkileri</em> olarak bir bütün içinde kucaklayan eleştirel bir tahliliyle yanıtlanabilirdi. Ama bu ekonomik ilişkilerin tümünü <em>"mülkiyet</em>"in genel yasal kavramları içinde karmakarışık ettiğinden, Proudhon, 1789'dan önce <em>Brissot</em>'un buna benzer bir yapıtta[14] aynı sözcüklerle vermiş bulunduğu yanıtın ötesine geçemiyor: "Mülkiyet hırsızlıktır."
-<p>Bunu, bana ikinci &ouml;nemli yapıtı <em>Philosophie de la mis&egrave;re </em>vb. &ccedil;ıkmadan kısa bir s&uuml;re &ouml;nce, &ccedil;ok ayrıntılı bir mektupta, Proudhon&#39;un bizzat kendisi bildirmişti. Bu mektubunda, diğer şeylerin yanısıra, ş&ouml;yle diyordu: <em>&quot;J&#39;attends votre f&eacute;rule critique.</em>&quot;[5*] Bu kırbacı (yazdığım <em>Mis&egrave;re de la Philosophie</em>,[6*] vb., Paris 1847&#39;de), dostluğumuzu ilelebet sona erdiren bir bi&ccedil;imde, &ccedil;ok ge&ccedil;meden yedi.</p>
+Bundan çıkartılabilecek tek sonuç, <em>"hırsızlık"</em> konusundaki burjuva yasal kavramlarının, burjuvanın kendi <em>"namuslu"</em> kazançlarına da aynı biçimde uygulanabileceğidir. Öte yandan, <em>"hırsızlık",</em> mülkiyetin zorla ihlâl edilmesi olarak <em>mülkiyeti varsaydığından,</em> Proudhon, <em>gerçek burjuva mülkiyeti</em> konusundaki kendisi için bile bulanık olan her türden fantaziler içinde karman-çorman olmuştur.
-<h4><em>Der Social-Demokrat</em>, 17 Nolu sayısı, 3 Şubat 1865</h4>
+1844'te, Paris'te bulunduğum sıra, Proudhon'la kişisel (sayfa 30) ilişki kurdum. Buna burada değiniyorum, çünkü, İngilizlerin ticari mallara hile karıştırılması demeleri gibi, Bay Proudhon'un <em>"sophistication</em>"undan[4*] bir ölçüye kadar ben de sorumluyum. Çoğu kez bütün bir gece süren uzun tartışmalar sırasında, kendisine büyük zarar veren ve Almanca bilmediğinden doğru dürüst inceleyemediği hegelciliği ona aşıladım. Paris'ten çıkartılmamdan sonra benim başladığım işi <em>Herr Karl Grün</em> sürdürdü. Üstelik, bir Alman felsefesi öğretmeni olarak benden üstün olan yanı, bu konudan kendisinin de bir şey anlamamasıydı.
-<p>Şimdiye dek s&ouml;ylemiş olduklarımdan da g&ouml;rebileceğiniz gibi, Proudhon&#39;un <em>Qu&#39;est-ce que la propri&eacute;t&eacute;? </em>sorusunu fiilen ilk kez yanıtlayan onun <em>Philosophie de la mis&egrave;re ou Syst&eacute;me des contradictions &eacute;conomiques</em>&#39;i[7*] oldu. Ger&ccedil;ekten de, ekonomik incelemelerine başlaması, ancak bu ilk yapıtının yayınlanmasından sonra olmuştur; ortaya attığı sorunun <em>s&ouml;v&uuml;p saymakla </em>değil, ama ancak modern &quot;ekonomi politiğin&quot; bir <em>tahliliyle </em>yanıtlanabileceğini keşfetmişti. Aynı zamanda, ekonomik kategoriler <em>sistemini </em>diyalektik olarak sunmayı da denedi. Gelişmenin aracı olarak, Kant&#39;ın &ccedil;&ouml;z&uuml;lmez &quot;&ccedil;atışkıları&quot; yerine, hegelci &quot;&ccedil;elişki&quot; konulacaktı.</p>
+Bunu, bana ikinci önemli yapıtı <em>Philosophie de la misère</em> vb. çıkmadan kısa bir süre önce, çok ayrıntılı bir mektupta, Proudhon'un bizzat kendisi bildirmişti. Bu mektubunda, diğer şeylerin yanısıra, şöyle diyordu: <em>"J'attends votre férule critique.</em>"[5*] Bu kırbacı (yazdığım <em>Misère de la Philosophie</em>,[6*] vb., Paris 1847'de), dostluğumuzu ilelebet sona erdiren bir biçimde, çok geçmeden yedi.
-<p>Kitabının, ki iki kalın cilttir, bir değerlendirmesi olarak size, buna bir yanıt olarak yazmış bulunduğum kendi yapıtımı g&ouml;sterebilirim. Orada, diğer şeyler yanında, kendisinin bilimsel diyalektiğin sırları i&ccedil;ine ne denli az girmiş olduğunu; &ouml;te yandan <em>ekonomik kategorileri </em>ele alış bi&ccedil;iminde spek&uuml;latif felsefe kuruntularına nasıl kendisinin de katıldığını; bunları, <em>maddi &uuml;retimdeki belirli bir gelişme aşamasına </em>(sayfa 31) <em>tekab&uuml;l eden tarihsel &uuml;retim ilişkilerinin teorik ifadeleri </em>olarak a&ccedil;ıklayacağı yerde, boş s&ouml;zleriyle nasıl &ouml;nceden varolan <em>&ouml;l&uuml;ms&uuml;z d&uuml;ş&uuml;nceler </em>haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ye, bu dolamba&ccedil;lı yoldan, nasıl bir kez daha burjuva ekonomisinin g&ouml;r&uuml;ş a&ccedil;ısına vardığını da g&ouml;sterdim.[8*]</p>
+*** <em>Der Social-Demokrat</em>, 17 Nolu sayısı, 3 Şubat 1865
-<p>Bundan başka, eleştirmeye kalkıştığı &quot;ekonomi politik&quot; &uuml;zerindeki bilgisinin nasıl &ccedil;ok yetersiz olduğunu ve hatta, zaman zaman, bir okul &ccedil;ocuğunun bilgi d&uuml;zeyinde bulunduğunu, ve kendisinin ve &uuml;topyacıların kendi bilimlerini, <em>kurtuluşun maddi koşullarını </em>bizzat &uuml;reten bir hareketin, tarihsel hareketin, eleştirici bilgisinden t&uuml;retecekleri yerde, &quot;toplumsal sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;&quot; i&ccedil;in <em>a priori </em>bir form&uuml;l icat ederek nasıl s&ouml;z&uuml;mona bir &quot;bilim&quot; peşinde koşturduklarını da g&ouml;sterdim. Ama &ouml;zellikle b&uuml;t&uuml;n sorunun temeli olan <em>değişim-değeri </em>konusunda Proudhon&#39;un ne denli şaşkın, yanlış ve y&uuml;zeysel kaldığını ve hatta Ricardo&#39;nun değer kavramının &uuml;topyacı yorumunu yeni bir bilimin temeli diye nasıl kullanmaya kalkıştığını g&ouml;sterdim. Proudhon&#39;un genel bakış a&ccedil;ısı konusunda da şu kapsamlı yargıya vardım:<br />
-&quot;Her ekonomik ilişkinin bir iyi ve bir de k&ouml;t&uuml; yanı vardır; bu, Bay Proudhon&#39;un kendi kendisini aldatmadığı tek noktadır. İyi yanın iktisat&ccedil;ılarca a&ccedil;ıklandığını; k&ouml;t&uuml; yanın da sosyalistlerce su&ccedil;landığını g&ouml;r&uuml;yor. İktisat&ccedil;ılardan &ouml;l&uuml;ms&uuml;z ilişkilerin zorunluluğunu; sosyalistlerden de, sefalet i&ccedil;inde sefaletten başka bir şey g&ouml;rmeme kuruntusunu alıyor (bunun i&ccedil;indeki eski toplumu yıkacak devrimci, yıkıcı y&ouml;n&uuml; g&ouml;receği yerde[9*]). Bilimin otoritesine dayanmayı arzulamak konusunda her ikisiyle de anlaşıyor. Onun g&ouml;z&uuml;nde bilim, kendisini, bir bilimsel form&uuml;l&uuml;n yetersiz boyutlarına indirger; o, form&uuml;ller arayışı i&ccedil;inde olan bir kimsedir. Bay Proudhon, hem ekonomi politiği ve hem de kom&uuml;nizmi eleştirmiş (sayfa 32) olmakla işte b&ouml;yle &ouml;v&uuml;n&uuml;yor: oysa durduğu yer, her ikisinin de &ccedil;ok aşağısındadır. İktisat&ccedil;ıların aşağısındadır, &ccedil;&uuml;nk&uuml; elinin altında sihirli bir form&uuml;l bulunan bir filozof olarak, saf ekonomik ayrıntılara girmekten sakınabileceğini sanmıştır; sosyalistlerin aşağısındadır, &ccedil;&uuml;nk&uuml; d&uuml;ş&uuml;nce planında bile olsa, burjuva g&ouml;r&uuml;ş ufkunun &ouml;tesine ge&ccedil;ecek ne cesarete, ne de kavrayışa sahiptir. ... Bilim adamı olarak, burjuvaların ve proleterlerin &uuml;st&uuml;nden s&uuml;z&uuml;lerek u&ccedil;mayı arzular; oysa, sermaye ile emek, ekonomi politik ile kom&uuml;nizm arasında ileri geri fırlatılıp duran <em>k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuvadır yalnızca</em>.&quot;[10*]</p>
+Şimdiye dek söylemiş olduklarımdan da görebileceğiniz gibi, Proudhon'un <em>Qu'est-ce que la propriété?</em> sorusunu fiilen ilk kez yanıtlayan onun <em>Philosophie de la misère ou Systéme des contradictions économiques</em>'i[7*] oldu. Gerçekten de, ekonomik incelemelerine başlaması, ancak bu ilk yapıtının yayınlanmasından sonra olmuştur; ortaya attığı sorunun <em>sövüp saymakla</em> değil, ama ancak modern "ekonomi politiğin" bir <em>tahliliyle</em> yanıtlanabileceğini keşfetmişti. Aynı zamanda, ekonomik kategoriler <em>sistemini</em> diyalektik olarak sunmayı da denedi. Gelişmenin aracı olarak, Kant'ın çözülmez "çatışkıları" yerine, hegelci "çelişki" konulacaktı.
-<p>Bu yargı kulağa &ccedil;ok sert gelmekle birlikte, bunun her s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n altına bug&uuml;n de imzamı atarım. Ama aynı zamanda şu da hatırda tutulmalıdır ki, Proudhon&#39;un kitabını sosyalizmin k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuvaca yorumlanması olarak ilan ettiğim ve bunu teorik olarak tanıtladığım sıra, o, hem ekonomi politik&ccedil;iler ve hem de sosyalistler tarafından h&acirc;l&acirc; olağan&uuml;st&uuml; bir baş devrimci olarak nitelendiriliyordu. Daha sonraları, onun, devrime <em>&quot;ihaneti&quot; </em>konusunda kopartılan yaygaralara hi&ccedil; bir zaman katılmamış olmamın nedeni budur. Daha başından beri, kendisi tarafından olduğu kadar başkalarınca da yanlış anlaşılmış bir kişi olarak, haksız umutları ger&ccedil;ekleştirmemiş olması, kendi hatası değildir.</p>
+Kitabının, ki iki kalın cilttir, bir değerlendirmesi olarak size, buna bir yanıt olarak yazmış bulunduğum kendi yapıtımı gösterebilirim. Orada, diğer şeyler yanında, kendisinin bilimsel diyalektiğin sırları içine ne denli az girmiş olduğunu; öte yandan <em>ekonomik kategorileri</em> ele alış biçiminde spekülatif felsefe kuruntularına nasıl kendisinin de katıldığını; bunları, <em>maddi üretimdeki belirli bir gelişme aşamasına</em> (sayfa 31) <em>tekabül eden tarihsel üretim ilişkilerinin teorik ifadeleri</em> olarak açıklayacağı yerde, boş sözleriyle nasıl önceden varolan <em>ölümsüz düşünceler</em> haline dönüştürdüğünü ye, bu dolambaçlı yoldan, nasıl bir kez daha burjuva ekonomisinin görüş açısına vardığını da gösterdim.[8*]
-<h4><em>Der Social-Demokrat</em>, 18 Nolu sayısı, 5 Şubat 1865</h4>
+Bundan başka, eleştirmeye kalkıştığı "ekonomi politik" üzerindeki bilgisinin nasıl çok yetersiz olduğunu ve hatta, zaman zaman, bir okul çocuğunun bilgi düzeyinde bulunduğunu, ve kendisinin ve ütopyacıların kendi bilimlerini, <em>kurtuluşun maddi koşullarını</em> bizzat üreten bir hareketin, tarihsel hareketin, eleştirici bilgisinden türetecekleri yerde, "toplumsal sorunun çözümü" için <em>a priori</em> bir formül icat ederek nasıl sözümona bir "bilim" peşinde koşturduklarını da gösterdim. Ama özellikle bütün sorunun temeli olan <em>değişim-değeri</em> konusunda Proudhon'un ne denli şaşkın, yanlış ve yüzeysel kaldığını ve hatta Ricardo'nun değer kavramının ütopyacı yorumunu yeni bir bilimin temeli diye nasıl kullanmaya kalkıştığını gösterdim. Proudhon'un genel bakış açısı konusunda da şu kapsamlı yargıya vardım:
+<br>
+"Her ekonomik ilişkinin bir iyi ve bir de kötü yanı vardır; bu, Bay Proudhon'un kendi kendisini aldatmadığı tek noktadır. İyi yanın iktisatçılarca açıklandığını; kötü yanın da sosyalistlerce suçlandığını görüyor. İktisatçılardan ölümsüz ilişkilerin zorunluluğunu; sosyalistlerden de, sefalet içinde sefaletten başka bir şey görmeme kuruntusunu alıyor (bunun içindeki eski toplumu yıkacak devrimci, yıkıcı yönü göreceği yerde[9*]). Bilimin otoritesine dayanmayı arzulamak konusunda her ikisiyle de anlaşıyor. Onun gözünde bilim, kendisini, bir bilimsel formülün yetersiz boyutlarına indirger; o, formüller arayışı içinde olan bir kimsedir. Bay Proudhon, hem ekonomi politiği ve hem de komünizmi eleştirmiş (sayfa 32) olmakla işte böyle övünüyor: oysa durduğu yer, her ikisinin de çok aşağısındadır. İktisatçıların aşağısındadır, çünkü elinin altında sihirli bir formül bulunan bir filozof olarak, saf ekonomik ayrıntılara girmekten sakınabileceğini sanmıştır; sosyalistlerin aşağısındadır, çünkü düşünce planında bile olsa, burjuva görüş ufkunun ötesine geçecek ne cesarete, ne de kavrayışa sahiptir. ... Bilim adamı olarak, burjuvaların ve proleterlerin üstünden süzülerek uçmayı arzular; oysa, sermaye ile emek, ekonomi politik ile komünizm arasında ileri geri fırlatılıp duran <em>küçük-burjuvadır yalnızca</em>."[10*]
-<p><em>Qu&#39;est-ce que la propri&eacute;t&eacute;?</em>&#39;e kıyasla, Bay Proudhon&#39;un sunuş y&ouml;ntemlerindeki kusurlar <em>Philosophie de la mis&egrave;re</em>&#39;de &ccedil;ok daha fazladır. &Uuml;slup, &ccedil;oğu kez, Fransızların da dediği gibi, <em>ampoule</em>&#39;dir.[11*]Bay Proudhon&#39;un Gal&#39;li kavrayış zekası kendisini başarısızlığa uğrattığı her keresinde, s&ouml;z&uuml;mona Alman felsefesine ait olması gereken g&ouml;sterişli spek&uuml;latif dil hemen sahnede boy g&ouml;steriveriyor. Hi&ccedil; bir zaman i&ccedil;in y&uuml;celtici olmayan o kendi kendini reklam edici, kendi kendini y&uuml;celtici, kasıntılı ton, ve &ouml;zellikle &quot;bilim&quot; konusundaki boş s&ouml;zler ve bunların yapmacıklı teşhiri, insanın kulağını tırmalayıp duruyor. İlk yapıtında parıldayan o i&ccedil;ten sıcaklık yerine, burada bazı pasajlar g&uuml;zel s&ouml;zlerle sistematik bir ge&ccedil;ici sıcaklığa b&uuml;r&uuml;nd&uuml;r&uuml;lm&uuml;ş. Bir de buna, kendi orijinal d&uuml;ş&uuml;ncesinden &ouml;t&uuml;r&uuml; duyduğu ilkel gururu &ccedil;oktan kırılmış bulunan, ve şimdi bilimin bir <em>parvenu</em>&#39;su[12*] (sayfa 33) olarak kendisini aslında olmadığı ve sahip bulunmadığı şeylerle desteklemek gereğini duyan, kendi kendisini eğitmiş kişinin bereketsiz nahoş bilgi&ccedil;liğini ekleyiniz. Sonra, bir de, <em>Dunoyer </em>(bir &quot;H&uuml;k&uuml;met Danışmanı&quot;, ki &ouml;yleydi) gibi bir adama yaltaklanırken, proletaryaya karşı takındığı ger&ccedil;ek&ccedil;i tavrından &ouml;t&uuml;r&uuml; saygı duyulması gereken <em>Cabet </em>gibi bir adama -ne zekice, ne esaslıca ve hatta ne de haklı olarak- edepsizce ve kaba bir bi&ccedil;imde saldıran k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuva zihniyeti. Bu Dunoyer&#39;in b&uuml;t&uuml;n &ouml;nemi de, o yazmış olduğu kalın, dayanılmaz &ouml;l&ccedil;&uuml;de sıkıcı &uuml;&ccedil; cilt boyunca[15], Helvetius tarafından <em>&quot;On veitt que les malheureux soient parfaits&quot; </em>(bahtsızlardan kusursuz olmaları beklenir) diye tanımlanan bağnazlığı telkin etmekte g&ouml;stermiş olduğu g&uuml;l&uuml;n&ccedil; gayretten gelmektedir.</p>
+Bu yargı kulağa çok sert gelmekle birlikte, bunun her sözcüğünün altına bugün de imzamı atarım. Ama aynı zamanda şu da hatırda tutulmalıdır ki, Proudhon'un kitabını sosyalizmin küçük-burjuvaca yorumlanması olarak ilan ettiğim ve bunu teorik olarak tanıtladığım sıra, o, hem ekonomi politikçiler ve hem de sosyalistler tarafından hâlâ olağanüstü bir baş devrimci olarak nitelendiriliyordu. Daha sonraları, onun, devrime <em>"ihaneti"</em> konusunda kopartılan yaygaralara hiç bir zaman katılmamış olmamın nedeni budur. Daha başından beri, kendisi tarafından olduğu kadar başkalarınca da yanlış anlaşılmış bir kişi olarak, haksız umutları gerçekleştirmemiş olması, kendi hatası değildir.
-<p>Şubat Devrimini,[16] daha birka&ccedil; hafta &ouml;nce <em>&quot;devrimler &ccedil;ağının&quot; </em>ilelebet sona ermiş olduğunu tartışma. g&ouml;t&uuml;rmez bir bi&ccedil;imde tanıtlanmış olan Proudhon i&ccedil;in kuşkusuz &ccedil;ok uygunsuz bir zamanda geldi. Ulusal Mecliste yaptığı &ccedil;ıkış, varolan koşulları anlamakta pek başarılı olmamakla birlikte, gene de her t&uuml;rl&uuml; &ouml;vg&uuml;ye değerdi.[17] Haziran ayaklanmasının[18] <em>ardından </em>b&ouml;yle bir &ccedil;ıkış yapmak b&uuml;y&uuml;k cesaret isteyen bir işti. Ayrıca bu, <em>Bay Thiers</em>&#39;ın Proudhon&#39;un &ouml;nerilerine karşı &ccedil;ıkan ve daha sonra &ouml;zel bir yayın olarak da basılan konuşmasıyla,[19] Fransız burjuvazisinin d&uuml;ş&uuml;nsel dayanaklarının ne denli &ccedil;ocuk&ccedil;a bir kafa yapısı &uuml;zerine oturtulmuş olduğunu b&uuml;t&uuml;n Avrupa&#39;ya tanıtlaması gibi mutlu bir sonu&ccedil; da vermişti. Ger&ccedil;ekten de, <em>Proudhon, Bay Thiers </em>ile kıyaslandığında, tufan-&ouml;ncesi dev bir heykel boyutuna ulaşmıştı.</p>
+*** <em>Der Social-Demokrat</em>, 18 Nolu sayısı, 5 Şubat 1865
-<p>Proudhon&#39;un buluşu olan <em>&quot;Credit gratuit</em>&quot;[13*] ve buna dayandırılmış olan <em>halk bankası (banque du peuple), </em>onun son ekonomik &quot;icraatları&quot; oldu. Proudhon&#39;un d&uuml;ş&uuml;ncesinin teorik temellerinin burjuva &quot;ekonomi politiğin&quot; ilk &ouml;ğelerinin, yani <em>metalar </em>ile <em>para </em>arasındaki ilişkinin yanlış anlaşılmasında doğduğunun, oysa ger&ccedil;ek &uuml;styapının &ccedil;ok daha eski ve &ccedil;ok daha geliştirilmiş d&uuml;ş&uuml;ncelerin bir kopyasından ibaret bulunduğunun kanıtını <em>Zur Kritik der Politischen &Ouml;konomie, </em>Heft 1, Berlin 1859 (s. 59-64)[14*] adlı kitabımda bulmak (sayfa 34) m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Belirli ekonomik ve politik koşullar altında, kredi sisteminin, 18. y&uuml;zyılın başlarında ve sonra gene 19. y&uuml;zyılın başlarında, İngiltere&#39;de, bir sınıfın zenginliğinin bir başka sınıfa aktarılmasına hizmet etmiş olması gibi, iş&ccedil;i sınıfının kurtuluşunun hızlandırılmasına da hizmet edebileceği hi&ccedil; bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar a&ccedil;ıktır. <em>Ama faiz getiren sermayeyi sermayenin temel bi&ccedil;imi </em>olarak g&ouml;rmek; kredi sisteminin faizi ortadan kaldırma iddiası taşıyan &ouml;zel bir bi&ccedil;imde kullanılmasını, toplumu değiştirmenin temeli yapmayı istemek, baştan aşağıya bir <em>k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuva </em>kuruntusudur. Ger&ccedil;ekten de, bu kuruntu, biraz daha eklemeler yapılsa, <em>17. y&uuml;zyıl İngiliz k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuvazisinin ekonomik s&ouml;zc&uuml;leri </em>arasında zaten mevcuttu. Proudhon&#39;un faiz getiren sermaye konusunda Bastiat (1850) ile giriştiği polemik,[20] <em>Philosophie de la mis&egrave;re</em>&#39;den &ccedil;ok daha d&uuml;ş&uuml;k bir d&uuml;zeydedir. Bastiat&#39;ya bile yenilmeyi başaran Proudhon, hasmı darbelerini canalıcı yerlere y&ouml;neltince, g&uuml;l&uuml;n&ccedil; bir bi&ccedil;imde yaygarayı basıyor.</p>
+<em>Qu'est-ce que la propriété?</em>'e kıyasla, Bay Proudhon'un sunuş yöntemlerindeki kusurlar <em>Philosophie de la misère</em>'de çok daha fazladır. Üslup, çoğu kez, Fransızların da dediği gibi, <em>ampoule</em>'dir.[11*]Bay Proudhon'un Gal'li kavrayış zekası kendisini başarısızlığa uğrattığı her keresinde, sözümona Alman felsefesine ait olması gereken gösterişli spekülatif dil hemen sahnede boy gösteriveriyor. Hiç bir zaman için yüceltici olmayan o kendi kendini reklam edici, kendi kendini yüceltici, kasıntılı ton, ve özellikle "bilim" konusundaki boş sözler ve bunların yapmacıklı teşhiri, insanın kulağını tırmalayıp duruyor. İlk yapıtında parıldayan o içten sıcaklık yerine, burada bazı pasajlar güzel sözlerle sistematik bir geçici sıcaklığa büründürülmüş. Bir de buna, kendi orijinal düşüncesinden ötürü duyduğu ilkel gururu çoktan kırılmış bulunan, ve şimdi bilimin bir <em>parvenu</em>'su[12*] (sayfa 33) olarak kendisini aslında olmadığı ve sahip bulunmadığı şeylerle desteklemek gereğini duyan, kendi kendisini eğitmiş kişinin bereketsiz nahoş bilgiçliğini ekleyiniz. Sonra, bir de, <em>Dunoyer</em> (bir "Hükümet Danışmanı", ki öyleydi) gibi bir adama yaltaklanırken, proletaryaya karşı takındığı gerçekçi tavrından ötürü saygı duyulması gereken <em>Cabet</em> gibi bir adama -ne zekice, ne esaslıca ve hatta ne de haklı olarak- edepsizce ve kaba bir biçimde saldıran küçük-burjuva zihniyeti. Bu Dunoyer'in bütün önemi de, o yazmış olduğu kalın, dayanılmaz ölçüde sıkıcı üç cilt boyunca[15], Helvetius tarafından <em>"On veitt que les malheureux soient parfaits"</em> (bahtsızlardan kusursuz olmaları beklenir) diye tanımlanan bağnazlığı telkin etmekte göstermiş olduğu gülünç gayretten gelmektedir.
-<p>Birka&ccedil; yıl &ouml;nce Proudhon -Lausanne h&uuml;k&uuml;metinin teşvikiyle sanırım- <em>&quot;Vergilendirme&quot; </em>&uuml;st&uuml;ne bir &ouml;d&uuml;l makalesi yazdı. Bu makaleyle son deha parıltısı da s&ouml;nd&uuml; gitti, geriye <em>petit-bourgeois tout pur</em>&#39;dan[15*] başka bir şey kalmadı.</p>
+Şubat Devrimini,[16] daha birkaç hafta önce <em>"devrimler çağının"</em> ilelebet sona ermiş olduğunu tartışma. götürmez bir biçimde tanıtlanmış olan Proudhon için kuşkusuz çok uygunsuz bir zamanda geldi. Ulusal Mecliste yaptığı çıkış, varolan koşulları anlamakta pek başarılı olmamakla birlikte, gene de her türlü övgüye değerdi.[17] Haziran ayaklanmasının[18] <em>ardından</em> böyle bir çıkış yapmak büyük cesaret isteyen bir işti. Ayrıca bu, <em>Bay Thiers</em>'ın Proudhon'un önerilerine karşı çıkan ve daha sonra özel bir yayın olarak da basılan konuşmasıyla,[19] Fransız burjuvazisinin düşünsel dayanaklarının ne denli çocukça bir kafa yapısı üzerine oturtulmuş olduğunu bütün Avrupa'ya tanıtlaması gibi mutlu bir sonuç da vermişti. Gerçekten de, <em>Proudhon, Bay Thiers</em> ile kıyaslandığında, tufan-öncesi dev bir heykel boyutuna ulaşmıştı.
-<p>Proudhon&#39;un politik ve felsefi yazılarına gelince, bunların hepsi de ekonomik yazılarında bulunan aynı &ccedil;elişik ikili niteliği g&ouml;steriyorlar. Ayrıca bunların değeri Fransa&#39;nın dışına taşmamıştır. Bununla birlikte, Fransız sosyalistlerinin, 18. y&uuml;zyıl burjuva volterciliğinden ve 19. y&uuml;zyıl Alman tanrıtanımazcılığından ne denli &uuml;st&uuml;n olduklarını kendi dincilikleriyle g&ouml;stermenin arzulanır bir şey olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;kleri bir sıra, Proudhon&#39;un, dine, kiliseye vb. y&ouml;nelttiği saldırılar, kendi &uuml;lkesi i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k değer taşır. B&uuml;y&uuml;k Peter, Rus barbarlığını nasıl barbarlıkla altettiyse, Proudhon da Fransız lafazanlığını lafla altetmek i&ccedil;in elinden geleni yaptı.</p>
+Proudhon'un buluşu olan <em>"Credit gratuit</em>"[13*] ve buna dayandırılmış olan <em>halk bankası (banque du peuple),</em> onun son ekonomik "icraatları" oldu. Proudhon'un düşüncesinin teorik temellerinin burjuva "ekonomi politiğin" ilk öğelerinin, yani <em>metalar</em> ile <em>para</em> arasındaki ilişkinin yanlış anlaşılmasında doğduğunun, oysa gerçek üstyapının çok daha eski ve çok daha geliştirilmiş düşüncelerin bir kopyasından ibaret bulunduğunun kanıtını <em>Zur Kritik der Politischen Ökonomie,</em> Heft 1, Berlin 1859 (s. 59-64)[14*] adlı kitabımda bulmak (sayfa 34) mümkündür. Belirli ekonomik ve politik koşullar altında, kredi sisteminin, 18. yüzyılın başlarında ve sonra gene 19. yüzyılın başlarında, İngiltere'de, bir sınıfın zenginliğinin bir başka sınıfa aktarılmasına hizmet etmiş olması gibi, işçi sınıfının kurtuluşunun hızlandırılmasına da hizmet edebileceği hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktır. <em>Ama faiz getiren sermayeyi sermayenin temel biçimi</em> olarak görmek; kredi sisteminin faizi ortadan kaldırma iddiası taşıyan özel bir biçimde kullanılmasını, toplumu değiştirmenin temeli yapmayı istemek, baştan aşağıya bir <em>küçük-burjuva</em> kuruntusudur. Gerçekten de, bu kuruntu, biraz daha eklemeler yapılsa, <em>17. yüzyıl İngiliz küçük-burjuvazisinin ekonomik sözcüleri</em> arasında zaten mevcuttu. Proudhon'un faiz getiren sermaye konusunda Bastiat (1850) ile giriştiği polemik,[20] <em>Philosophie de la misère</em>'den çok daha düşük bir düzeydedir. Bastiat'ya bile yenilmeyi başaran Proudhon, hasmı darbelerini canalıcı yerlere yöneltince, gülünç bir biçimde yaygarayı basıyor.
-<p>Louis Bonaparte&#39;a kur yaptığı ve ger&ccedil;ekte onu Fransız iş&ccedil;ilere hoş g&ouml;stermeye uğraştığı <em>Coup d&#39;etat</em>[16*] konusundaki yapıtı, ve &ccedil;arın daha b&uuml;y&uuml;k bir &uuml;ne kavuşması i&ccedil;in bir kreten sinikliği g&ouml;stererek <em>Polonya</em>&#39;ya karşı yazdığı son (sayfa 35) yapıtı,[21] yalnızca k&ouml;t&uuml; değil, bayağı &uuml;r&uuml;nler olarak da tanımlanmalıdırlar; ama k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuva bakış a&ccedil;ısına tekab&uuml;l eden bir bayağılık.</p>
+Birkaç yıl önce Proudhon -Lausanne hükümetinin teşvikiyle sanırım- <em>"Vergilendirme"</em> üstüne bir ödül makalesi yazdı. Bu makaleyle son deha parıltısı da söndü gitti, geriye <em>petit-bourgeois tout pur</em>'dan[15*] başka bir şey kalmadı.
-<p>Proudhon sık sık <em>Rousseau </em>ile kıyaslanmıştır. Bundan daha hatalı bir şey olamazdı. Proudhon daha &ccedil;ok <em>Nic</em>[<em>olas</em>] <em>Linguet</em>&#39;ye benzer; sırası gelmişken s&ouml;yleyelim, yazmış olduğu <em>Th&eacute;oire des loix civiles </em>&ccedil;ok parlak bir kitaptır.</p>
+Proudhon'un politik ve felsefi yazılarına gelince, bunların hepsi de ekonomik yazılarında bulunan aynı çelişik ikili niteliği gösteriyorlar. Ayrıca bunların değeri Fransa'nın dışına taşmamıştır. Bununla birlikte, Fransız sosyalistlerinin, 18. yüzyıl burjuva volterciliğinden ve 19. yüzyıl Alman tanrıtanımazcılığından ne denli üstün olduklarını kendi dincilikleriyle göstermenin arzulanır bir şey olduğunu düşündükleri bir sıra, Proudhon'un, dine, kiliseye vb. yönelttiği saldırılar, kendi ülkesi için büyük değer taşır. Büyük Peter, Rus barbarlığını nasıl barbarlıkla altettiyse, Proudhon da Fransız lafazanlığını lafla altetmek için elinden geleni yaptı.
-<p>Proudhon&#39;un diyalektiğe doğal bir eğilimi vardı. Ama bilimsel diyalektiği hi&ccedil; bir zaman ger&ccedil;ekten kavrayamadığı i&ccedil;in, hi&ccedil; bir zaman safsatanın &ouml;tesine ge&ccedil;emedi. Aslında bu, onun k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuva bakış a&ccedil;ısının kopmaz bir par&ccedil;asıdır. Tarih&ccedil;i <em>Raumer </em>gibi, k&uuml;&ccedil;&uuml;k-burjuva da, &quot;bir yandan&quot; ve &quot;&ouml;b&uuml;r yandan&quot; meydana gelir. Ekonomik &ccedil;ıkarları ve <em>bundan &ouml;t&uuml;r&uuml; de </em>politikası, bilim, din ve sanat g&ouml;r&uuml;şleri hep b&ouml;yledir. Ahlakı da b&ouml;yledir, her şeyi b&ouml;yledir. O, yaşayan bir, &ccedil;elişkidir. Buna ek olarak, eğer bir de Proudhon gibi yetenekli bir kimseyse, &ccedil;ok ge&ccedil;meden kendi &ccedil;elişkilerini kullanmayı &ouml;ğrenecek ve i&ccedil;inde bulunulan koşullara g&ouml;re bunları g&ouml;ze &ccedil;arpıcı, g&ouml;sterişli, bazan rezilane ve bazan da parlak paradokslar bi&ccedil;iminde geliştirecektir. Bilimde şarlatanlık ve politikada uzlaşmacılık b&ouml;yle bir bakış a&ccedil;ısından ayrı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lemez. Geriye bir tek egemen d&uuml;rt&uuml; kalıyor, işin <em>cakası, </em>ve b&uuml;t&uuml;n g&ouml;steriş&ccedil;i insanlarda olduğu gibi onun i&ccedil;in de &ouml;nemli olan tek şey, o anın başarısıdır, g&uuml;nl&uuml;k başarıdır. &Ouml;rneğin bir Rousseau&#39;yu, varolan g&uuml;&ccedil;lerle uzlaşma g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;nden bile her zaman i&ccedil;in &ccedil;ok, uzaklarda tutmuş olan en basit ahlak duygusu, işte b&ouml;ylece ister istemez yok olup gider.</p>
+Louis Bonaparte'a kur yaptığı ve gerçekte onu Fransız işçilere hoş göstermeye uğraştığı <em>Coup d'etat</em>[16*] konusundaki yapıtı, ve çarın daha büyük bir üne kavuşması için bir kreten sinikliği göstererek <em>Polonya</em>'ya karşı yazdığı son (sayfa 35) yapıtı,[21] yalnızca kötü değil, bayağı ürünler olarak da tanımlanmalıdırlar; ama küçük-burjuva bakış açısına tekabül eden bir bayağılık.
-<p>Gelecek kuşaklar, belki de, Fransız gelişiminin bu son evresini, Louis Bonaparte bu evrenin Napoleon&#39;u ve Proudhon da Rousseau-Voltaire&#39;iydi diyerek &ouml;zetleyecektir.</p>
+Proudhon sık sık <em>Rousseau</em> ile kıyaslanmıştır. Bundan daha hatalı bir şey olamazdı. Proudhon daha çok <em>Nic</em>[<em>olas</em>] <em>Linguet</em>'ye benzer; sırası gelmişken söyleyelim, yazmış olduğu <em>Théoire des loix civiles</em> çok parlak bir kitaptır.
-<p>Ve şimdi, &ouml;l&uuml;m&uuml;nden bunca kısa bir zaman sonra, bana bu adamın yargıcı olma rol&uuml;n&uuml; y&uuml;klemiş olmanın sorumluluğunu kendi &uuml;zerinize almalısınız.</p>
+Proudhon'un diyalektiğe doğal bir eğilimi vardı. Ama bilimsel diyalektiği hiç bir zaman gerçekten kavrayamadığı için, hiç bir zaman safsatanın ötesine geçemedi. Aslında bu, onun küçük-burjuva bakış açısının kopmaz bir parçasıdır. Tarihçi <em>Raumer</em> gibi, küçük-burjuva da, "bir yandan" ve "öbür yandan" meydana gelir. Ekonomik çıkarları ve <em>bundan ötürü de</em> politikası, bilim, din ve sanat görüşleri hep böyledir. Ahlakı da böyledir, her şeyi böyledir. O, yaşayan bir, çelişkidir. Buna ek olarak, eğer bir de Proudhon gibi yetenekli bir kimseyse, çok geçmeden kendi çelişkilerini kullanmayı öğrenecek ve içinde bulunulan koşullara göre bunları göze çarpıcı, gösterişli, bazan rezilane ve bazan da parlak paradokslar biçiminde geliştirecektir. Bilimde şarlatanlık ve politikada uzlaşmacılık böyle bir bakış açısından ayrı düşünülemez. Geriye bir tek egemen dürtü kalıyor, işin <em>cakası,</em> ve bütün gösterişçi insanlarda olduğu gibi onun için de önemli olan tek şey, o anın başarısıdır, günlük başarıdır. Örneğin bir Rousseau'yu, varolan güçlerle uzlaşma görünümünden bile her zaman için çok, uzaklarda tutmuş olan en basit ahlak duygusu, işte böylece ister istemez yok olup gider.
+
+Gelecek kuşaklar, belki de, Fransız gelişiminin bu son evresini, Louis Bonaparte bu evrenin Napoleon'u ve Proudhon da Rousseau-Voltaire'iydi diyerek özetleyecektir.
+
+Ve şimdi, ölümünden bunca kısa bir zaman sonra, bana bu adamın yargıcı olma rolünü yüklemiş olmanın sorumluluğunu kendi üzerinize almalısınız.
+
+Derin saygılarımla.
+
+KARL MARX
-<p>Derin saygılarımla.</p>
-<p>KARL MARX</p>