Arşiv tarihçesi Tristan Tzara — Dada Manifestosu

summaryrefslogtreecommitdiff
diff options
context:
space:
mode:
authorKara <kara@edu.wll.im>2024-01-18 19:34:31 +0000
committerKara <kara@edu.wll.im>2024-01-18 19:34:31 +0000
commitca9bb68a5541be66a9a1fec6874b3f48da4bec75 (patch)
tree126d9b7f8d9fa02b400b317fc88ded62857c4ccf /t/tt/tristan-tzara-dada-manifestosu.muse
parent1814daafc61c8680e62d969af90276a44f2f9b7c (diff)
HTML: /library/tristan-tzara-dada-manifestosu #10
* 2024-01-18T19:34:08 Dada manifestosunu koydum -- kara
Diffstat (limited to 't/tt/tristan-tzara-dada-manifestosu.muse')
-rw-r--r--t/tt/tristan-tzara-dada-manifestosu.muse68
1 files changed, 68 insertions, 0 deletions
diff --git a/t/tt/tristan-tzara-dada-manifestosu.muse b/t/tt/tristan-tzara-dada-manifestosu.muse
new file mode 100644
index 0000000..b253565
--- /dev/null
+++ b/t/tt/tristan-tzara-dada-manifestosu.muse
@@ -0,0 +1,68 @@
+<p>&nbsp;</p>
+
+<p>&nbsp;</p>
+
+<p><em>Gazetecileri beklenmedik bir d&uuml;nyanın eşiğine getiren bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n &ndash;DADA&ndash; b&uuml;y&uuml;s&uuml;, bizim a&ccedil;ımızdan hi&ccedil;bir &ouml;nem taşımıyor.</em></p>
+
+<p><em>Bir manifesto ilan etmek i&ccedil;in A, B, C&rsquo;yi istemek gerek, 1, 2, 3&rsquo;e ateş p&uuml;sk&uuml;rmek, sabrını taşırmak ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k-b&uuml;y&uuml;k a, b, c&rsquo;leri fethedip yayabilmek i&ccedil;in kanatlarını bilemek, imzalamak, bağırmak, k&uuml;fretmek, d&uuml;zyazıyı karşı &ccedil;ıkılamaz ve mutlak bir a&ccedil;ıklık i&ccedil;inde d&uuml;zenlemek, kusursuzluğunu kanıtlamak ve tıpkı bir fahişenin son belirişinin Tanrı&rsquo;nın &ouml;z&uuml;n&uuml; kanıtlaması gibi yeniliğin hayata benzediğini savunmak. Onun varlığı, akordeonlarla, manzaralarla ve tatlı s&ouml;zlerle zaten kanıtlanmıştı. </em><em>✩</em><em> Doğaldır insanın kendi ABC&rsquo;sini dayatması &ndash; dolayısıyla can sıkıcıdır. Herkes bunu bir kristalbl&ouml;fmeryem bi&ccedil;iminde yapar,&nbsp; bir para sistemi, bir ecza &uuml;r&uuml;n&uuml;, ateşli ve kısır ilkbahara &ccedil;ağıran &ccedil;ıplak bir bacak bi&ccedil;iminde yapar. Yenilik tutkusu cana yakın ha&ccedil;tır, naif bir adamsendeciliği kanıtlar, nedensiz, ge&ccedil;ici ve olumlu bir işarettir. Ne var ki, bu gereksinim de geride kalmıştır. Sanata en &uuml;st yalınlık itkisini &ndash;yeniliği&ndash; vererek, can sıkıntısını &ccedil;armıha germek i&ccedil;in heyecanlı ve coşkulu olunur, hoş&ccedil;a vakit ge&ccedil;irmenin tersine insanca ve hakiki olunur. Işıkların kesiştiği noktada, dikkatli, uyanık, yılların akışını bekleyerek, ormanda. </em><em>✩</em></p>
+
+<p><em>Bir manifesto yazıyorum ve hi&ccedil;bir şey istemiyorum, ama gene de bir şeyler s&ouml;ylemekten geri kalmıyorum, &uuml;stelik ilke olarak manifestolara karşıyım, ilkelere karşı olduğum gibi (her t&uuml;mcenin ahlaki değeri a&ccedil;ısından ilkeler, aşırı bir kolaylık sağlıyor; yaklaşık değer, empresyonistlerin buluşuydu.) </em><em>✩</em></p>
+
+<p><em>Karşıt eylemlerin bir arada, tek bir solukta ger&ccedil;ekleştirilebileceğini g&ouml;stermek i&ccedil;in kaleme almaktayım bu manifestoyu; eyleme karşıyım ben; s&uuml;rekli karşı &ccedil;ıkma i&ccedil;in olduğu kadar, olumlama i&ccedil;in de; ne karşı &ccedil;ıkarım ne de onaylarım, a&ccedil;ıklama da yapmam, sağduyudan nefret ederim &ccedil;&uuml;nk&uuml;.</em></p>
+
+<p><em>DADA &ndash; d&uuml;ş&uuml;nceleri ava s&uuml;r&uuml;kleyen bir s&ouml;zc&uuml;k işte; her burjuva k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir oyun yazarıdır, değişik konular bulur, kendi zek&acirc; d&uuml;zeyine uygun kişilere &ndash;sandalye &uuml;zerindeki kozalara&ndash; yer a&ccedil;mak yerine, dalavereyi &ndash;konuşan ve kendini tanımlayan hik&acirc;yeyi&ndash; pekiştirmek i&ccedil;in, (uyguladığı psikanaliz y&ouml;ntemine g&ouml;re) nedenler ve ama&ccedil;lar peşinde koşar. </em><em>✩</em></p>
+
+<p><em>Her seyirci bir dalaverecidir aynı zamanda &ndash; eğer bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; a&ccedil;ıklamak (&ouml;ğrenmek!) peşindeyse. Duvarları yılansı karmaşıklıklarla dolu sığınağından, i&ccedil;g&uuml;d&uuml;lerinin kışkırtılmasına g&ouml;z yumar. Evlilik yaşamıyla ilgili mutsuzluklar da buradan doğar.</em></p>
+
+<p><em>A&ccedil;ıklamak: Boş kafataslarının bulunduğu değirmenlerde kızılg&ouml;beklerin eğlentisi.</em></p>
+
+<p><strong>Dadanın Hi&ccedil;bir Anlamı Yoktur</strong></p>
+
+<p>Hi&ccedil;bir anlam taşımayan bir s&ouml;zc&uuml;k i&ccedil;in zaman harcamak boş geliyorsa, nafile ise&hellip; Kafalarda dolaşan ilk d&uuml;ş&uuml;nce, bakteriyolojik d&uuml;zeydedir: O s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n etimolojik, tarihsel ya da en azından psikolojik kaynağına inmek. Gazetelerden &ouml;ğrendiğimize g&ouml;re, Kru zencileri, kutsal bir ineğin kuyruğuna DADA diyorlarmış. İtalya&rsquo;nın bir y&ouml;resinde, k&uuml;p ve anne, aynı s&ouml;zc&uuml;kle karşılanıyor: DADA. Tahta at ve dadı, Rus&ccedil;ada ve Rumencede &ccedil;ifte olumlama: DADA. Bilgili gazeteciler bu s&ouml;zc&uuml;kte, bebeklere &ouml;zg&uuml; bir sanat g&ouml;r&uuml;yorlardı, g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n &ouml;teki k&uuml;&ccedil;&uuml;k&ccedil;ocukları&ccedil;ağıranisa ermişleri ise, kuru ve g&uuml;r&uuml;lt&uuml;c&uuml;, g&uuml;r&uuml;lt&uuml;c&uuml; ve tekd&uuml;ze bir ilkelciliğe d&ouml;n&uuml;ş g&ouml;r&uuml;yorlar bu s&ouml;zc&uuml;kte. Bir s&ouml;zc&uuml;k &uuml;zerinde duyarlılık inşa edilemez; her yapı, can sıkıcı bir yetkinleşmeye yakınsar, yaldızlı bir bataklığın durgunluğuna, g&ouml;rece insan&icirc; &uuml;r&uuml;ne. Kendinde g&uuml;zel olmak gibi bir ama&ccedil; taşımamalıdır sanat yapıtı, zira &ouml;l&uuml;d&uuml;r o; ne neşeli ne &uuml;zg&uuml;n, ne a&ccedil;ık ne kapalı, ermiş aylaların pastalarını ya da atmosferler arasında arkaya eğilmiş bir koşunun terlerini silmeye yardım ederek, kişileri sevindirmek ya da onlara k&ouml;t&uuml; davranmak. Bağlı olduğu yasa gereği, nesnel olarak, herkes i&ccedil;in g&uuml;zel değildir hi&ccedil;bir zaman bir sanat yapıtı. O halde, eleştiri gereksizdir, onun varlığından &ouml;znel olarak s&ouml;z edilebilir, ancak herkes i&ccedil;in en k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir genel nitelik g&ouml;stermez. B&uuml;t&uuml;n insanlıkta ortak olan ruhsal temeli bulduğumuza mı inanıyoruz? İsa&rsquo;nın deneyimi ve kutsal kitap, geniş ve iyiliksever kanatlarının altında şunları gizlemektedir: Bok, hayvanlar, g&uuml;nler. Bu sonsuz, bi&ccedil;imsiz &ccedil;eşitleme karmaşasına, insana d&uuml;zen vermek nasıl istenebilir? &ldquo;Komşunu sev&rdquo; ilkesi, ger&ccedil;ekte ikiy&uuml;zl&uuml;l&uuml;kt&uuml;r. &ldquo;Kendini tanı&rdquo;, bir &uuml;topyadır, ama daha kabul edilebilir bir yanı da yok değildir bu s&ouml;z&uuml;n, &ccedil;&uuml;nk&uuml; k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml; barındırır. Acımak yok. İnsan kırımından sonra, bize kalan arıtılmış bir insanlık umududur. İnandırmak istemediğim i&ccedil;in, kendimden s&ouml;z ediyorum hep. Başkalarını kendi ırmağıma s&uuml;r&uuml;klemeye hakkım yok, kimseyi beni izlemeye zorlamıyorum, herkes kendi sanatını kendince yapar &ndash; eğer yıldızların katına hızla y&uuml;kselmenin zevkini tatmışsa, &ouml;l&uuml;lerin ya da doğurgan kasılmaların &ccedil;i&ccedil;ekleriyle s&uuml;sl&uuml; madenlere inebilmişse. Sarkıtlar: onları her yerde aramalı, acıyla b&uuml;y&uuml;m&uuml;ş yuvalarda, meleklerin tavşanlarınki kadar beyaz g&ouml;zlerinde. B&ouml;yle doğdu DADA,[13]&nbsp;bağımsız olma ve topluluğun i&ccedil;y&uuml;z&uuml;ne g&uuml;vensizlik ihtiyacından. Bizimle birlikte &ccedil;alışanlar, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerini korur. Hi&ccedil;bir kuramdan yana değiliz. K&uuml;bist ve f&uuml;t&uuml;rist akademilerden gına geldi artık: bu akademiler, bi&ccedil;imsel d&uuml;ş&uuml;nce laboratuarlarından başka bir şey değiller bize g&ouml;re. Para kazanmak ve burjuva zevklerini okşamak i&ccedil;in mi yapılır sanat? Para şıkırtılarının sesi duyuluyor kafiyelerde, şiş g&ouml;beklerin kavisi boyunca kayıyor ton değişimleri. B&uuml;t&uuml;n sanat&ccedil;ı toplulukları, değişik kuyruklu yıldızlara binerek vardılar en sonunda bu bankaya. Yastıklara serilme ve yiyip i&ccedil;me olanaklarına kapılar a&ccedil;ık.</p>
+
+<p>Verimli bir toprağa yerleşiyoruz burada.</p>
+
+<p>Ayrıca, gene burada kamuya seslenme hakkını kullanıyoruz, &ccedil;&uuml;nk&uuml; &uuml;rpermelerin ve uyanışın ne olduğunu &ouml;ğrendik. Tasasız tene, &uuml;&ccedil;dişli yabayı saplıyoruz enerjiden sarhoş hayaletler gibi. Baş d&ouml;nd&uuml;r&uuml;c&uuml; tropik yeşilliklerin bolluğunda oluk oluk akan uğursuzluk selleriyiz biz, zamk ve yağmur bizim terimiz, kanıyoruz ve susuzluğu yakıyoruz, diriliktir bizim kanımız.</p>
+
+<p>K&uuml;bizm, nesneye basit bir bakıştan doğmuştu: C&eacute;zanne, bir fincanı, g&ouml;zlerinden yirmi santimetre aşağıda tutarak &ccedil;izerdi, k&uuml;bistler fincana yukardan bakarak onun resmini yapıyorlar, kimileri de nesneden aldığı dikey bir kesiti bir kenara akıllıca yerleştirerek onun g&ouml;r&uuml;n&uuml;ş&uuml;n&uuml; karmaşık hale getiriyor. (Burada, ne yaratıcı sanat&ccedil;ıları unutuyorum, ne de kesin form verdikleri malzemenin b&uuml;y&uuml;k ama&ccedil;larını.) ✩ F&uuml;t&uuml;rist ise, aynı fincanı, birka&ccedil; g&uuml;&ccedil;l&uuml; &ccedil;izgiyle, muzip&ccedil;e s&uuml;slenmiş ve yan yana dizilmiş bir nesneler dizisi olarak, devinim halinde g&ouml;r&uuml;r. Entelekt&uuml;el sermaye yatırımına y&ouml;nelik iyi ya da k&ouml;t&uuml; bir resim olmasına engel değildir bu t&uuml;r bakış. Yeni ressam bir d&uuml;nya yaratır, bu d&uuml;nyanın &ouml;ğeleri, aynı zamanda onun kullandığı ara&ccedil; gere&ccedil;lerdir, herhangi bir kanıta gerek duymaksızın, yalın ve kesin bir yapıttır onun &ccedil;izdiği. Yeni sanat&ccedil;ı karşı &ccedil;ıkar: Artık resim (simgesel ve yanılsama &uuml;r&uuml;n&uuml; bir &ccedil;oğaltım) yapmaz o, doğrudan doğruya taş, ahşap, demir ve kalaydan kayalar, anlık duygulanımın duru r&uuml;zg&acirc;rıyla her y&ouml;ne d&ouml;nd&uuml;r&uuml;lebilen &ouml;nc&uuml; organizmalar yaratır. ✩ Resimsel ya da plastik her yapıt, sonu&ccedil;ta gereksizdir; k&ouml;le ruhlara korku veren bir ucube olsa da, insan giysilerine b&uuml;r&uuml;nm&uuml;ş hayvanların yemekhanelerini s&uuml;sleyen yavan yapıtlardan, insanların o h&uuml;z&uuml;nl&uuml; masalının resimlerinden olmasa da. &ndash; Yeni durumların ve olanakların birbirini izlediği ve birbiriyle yer değiştirdiği bir d&uuml;nyanın ger&ccedil;ekliği i&ccedil;inde, g&ouml;zlerimizin &ouml;n&uuml;nde, bir tuval &uuml;zerinde, geometrik olarak saptanmış iki paralel &ccedil;izginin bakışımını sağlama sanatıdır tablo. Bu d&uuml;nya, yapıtta ne &ouml;zellikle belirtilmiş ne de tanımlanmıştır, sayısız &ccedil;eşitlemeleri i&ccedil;inde, resmi izleyene aittir. Yaratıcısı i&ccedil;in, herhangi bir nedene ve kurama dayanmaz.&nbsp;<em>D&uuml;zen = d&uuml;zensizlik; ben = ben-olmayan; olumlama = yadsıma</em>, mutlak bir sanatın y&uuml;ce ışıkları. D&uuml;zenli ve kozmik kaosun saflığında mutlak, s&uuml;reksiz, soluksuz, ışıksız, denetimsiz bir &acirc;nı kapsayan şu k&uuml;recik i&ccedil;inde sonsuz, ✩ Eski bir yapıtı, aynı zamanda yeniliği i&ccedil;in severim ben. Bizi ge&ccedil;mişe bağlayan, karşıtlıktan başka bir şey değildir. ✩ Bize ahlak dersi veren, psikolojik temeli tartışan ya da iyileştirdikleri iddiasında bulunan yazarlarda, gizli bir kazanma arzusunun yanı sıra,&nbsp; sınıflandırdıkları, b&ouml;l&uuml;şt&uuml;kleri, y&ouml;nlendirdikleri g&uuml;l&uuml;n&ccedil; bir hayat bilgisi bulunur; tempo tuttuklarında, kategorilerin buna uygun dans ettiğini g&ouml;rmekte diretirler. Okurları ise, alaylı bir şekilde g&uuml;ler ve yollarına devam ederler: neye yarar b&uuml;t&uuml;n bunlar?</p>
+
+<p>Doymak bilmez kitlelere ulaşmayan bir edebiyat var. Yazarının ger&ccedil;ek bir ihtiyacından ve yazarın kendisi i&ccedil;in doğmuş, yaratıcıların yapıtı. Yasaların ge&ccedil;erli olmadığı, y&uuml;ce bir bencillik bilgisi. ✩ Her sayfa patlamalıdır, ya derin ve ağır bir ciddiyetle, bir kasırgayla, baş d&ouml;nd&uuml;r&uuml;c&uuml; bir etkiyle, yenilikle, sonsuzlukla, i&ccedil;erdiği ezici şakayla, ilkelerin coşkusuyla ya da basım tekniğiyle. İşte ka&ccedil;ıp giden sallantılı bir d&uuml;nya, cehennem &ccedil;ıngıraklarının m&uuml;stakbel &acirc;şığı, işte &ouml;te yanda: yeni insanlar. Odunlar, zıplayanlar, hı&ccedil;kırıklarla sarsılanlar. İşte sakatlanmış bir d&uuml;nya, ve iyileştirme hastalığına kapılmış sahte edebiyat doktorları.</p>
+
+<p>Şimdi size sesleniyorum: başlangı&ccedil; diye bir şey yok ve sarsılmıyoruz biz, duygusal değiliz. Bulutların ve duaların &ccedil;arşafını, deli bir r&uuml;zg&acirc;r gibi yırtıyoruz; yıkımın b&uuml;y&uuml;k g&ouml;sterisini hazırlamaktayız, yangını ve bozulmayı. Yası ortadan kaldırmaya hazırlanıyoruz ve g&ouml;zyaşlarının yerine, bir kıtadan &ouml;tekine yayılan sirenleri koyuyoruz. Yoğun sevin&ccedil; bayraklarını ve zehrin kederinden uzak kalanları. ✩ DADA, soyutlamanın simgesidir; reklam ve ticaret de şiirsel &ouml;ğelerdir.</p>
+
+<p>Beynin &ccedil;ekmecelerini kırıp par&ccedil;alıyorum, toplumsal &ouml;rg&uuml;tlenmenin de: Her yerde ahlak kurallarını &ccedil;iğnemek ve g&ouml;ky&uuml;z&uuml;n&uuml;n elini cehenneme, cehennemin g&ouml;zlerini g&ouml;ky&uuml;z&uuml;ne fırlatmak, ger&ccedil;ek g&uuml;&ccedil;lerde yeniden kurmak evrensel bir sirkin doğurgan &ccedil;arkını ve her bireyin d&uuml;şlemini.</p>
+
+<p>Sorun felsefedir: Hayata, tanrıya, d&uuml;ş&uuml;nceye ya da başka herhangi bir şeye, ne yandan bakmaya başlamalı. Sahtedir bakılan her şey. G&ouml;receli sonucun, akşam yemeğinden sonra pastayla kiraz arasında yapılacak bir se&ccedil;imden daha &ouml;nemli olabileceğine inanmıyorum. G&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml; dolaylı yoldan kabul ettirmek i&ccedil;in, bir şeyin &ouml;teki y&uuml;z&uuml;ne alelacele bakma bi&ccedil;imine diyalektik denir, yani &ccedil;evresinde y&ouml;ntem dansı yaparak, kızarmış patateslerin ruhu i&ccedil;in kıyasıya pazarlık etmek.</p>
+
+<p>İdeal, ideal, ideal,</p>
+
+<p>Bilgi, bilgi, bilgi,</p>
+
+<p>Bumbum, bumbum, bumbum, &nbsp;</p>
+
+<p>diye bağırırsam gelişmeyi, yasayı, ahlakı ve b&uuml;t&uuml;n &ouml;teki g&uuml;zel nitelikleri yeterince doğru bi&ccedil;imde kaydetmiş olurum; &ccedil;ok akıllı bir&ccedil;ok insan, bir&ccedil;ok kitapta bunları tartışmış ve sonunda gene de her biri, kendi kişisel bumbumuna g&ouml;re dans ettiğini ve kendi bumbumu konusunda haklı olduğunu ileri s&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r; hastalıklı merakını doyuma ulaştırmak; tanımlanamaz ihtiya&ccedil;lar i&ccedil;in &ouml;zel ziller; banyo; parasal sorunlar; yaşam &uuml;zerindeki yansımalarıyla mide; hayvansal amonyak bazlı fıltrelerle yağlanmış dilsiz yaylarıyla bir hayalet orkestra demetinde ifade bulan gizemli değneğin otoritesi. Bir meleğin mavi kelebek g&ouml;zl&uuml;ğ&uuml;yle, hepi topu yirmi paralık bir ortak minnettarlık uğruna i&ccedil;eriyi kazdılar. ✩ Eğer hepsi haklıysa ve eğer b&uuml;t&uuml;n haplar yalnızca Pink&rsquo;se, bir kerecik olsun haklı olmamayı deneyelim. ✩ Yazılan şeyin d&uuml;ş&uuml;nce a&ccedil;ısından usa yatkın bi&ccedil;imde a&ccedil;ıklanabilir olduğuna inanılıyor. Ancak &ccedil;ok g&ouml;rece bir şeydir bu. D&uuml;ş&uuml;nce felsefe i&ccedil;in iyidir, ama g&ouml;relidir. Tehlikeli bir hastalıktır psikanaliz, insanın ger&ccedil;ek-karşıtı eğilimlerini uyuşturur ve burjuvaziyi sistemleştirir. Nihai ger&ccedil;eklik yoktur. Diyalektik, sıradan bir bi&ccedil;imde/her hal&uuml;k&acirc;rda edineceğimiz g&ouml;r&uuml;şlere bizi y&ouml;nlendiren eğlendirici bir makinedir. Mantığın aşırı titiz inceliğiyle, ger&ccedil;eği sergilemiş olduğumuzu ve bu ger&ccedil;eklere ilişkin g&ouml;r&uuml;şlerin doğruluğunu sağladığımızı mı sanıyoruz? Duyular tarafından sıkıştırılmış mantık, organik bir hastalıktır. D&uuml;ş&uuml;n&uuml;rler, bu &ouml;ğeye g&ouml;zlem g&uuml;c&uuml;n&uuml; eklemekten pek hoşlanırlar. Ama d&uuml;ş&uuml;nmenin tam da bu muhteşem niteliği, onun g&uuml;&ccedil;s&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n de kanıtıdır. G&ouml;zlem yapılır, bir ya da bir&ccedil;ok g&ouml;r&uuml;ş a&ccedil;ısından bakılır, var olan milyonlarcası arasından se&ccedil;ilir bu bakış a&ccedil;ıları. Deneyim de, sonu&ccedil; olarak rastlantının ve bireysel yetilerin bir sonucudur. ✩ Bilim spek&uuml;latif sistem haline gelir gelmez, yararlılık niteliğini, o son derece yararsız, ama en azından bireysel niteliğini yitirir yitirmez tiksinti verir bana. Vıcık vıcık nesnellikten ve uyumdan, her şeyi d&uuml;zen i&ccedil;inde g&ouml;rmek isteyen şu bilimden nefret ederim. Devam edin &ccedil;ocuklarım, insanlık&hellip; Doğanın k&ouml;leleri olduğumuzu s&ouml;yl&uuml;yor bilim: her şey d&uuml;zen i&ccedil;inde, sevişin ve kafalarınızı kırın. Devam edin &ccedil;ocuklarım, insanlık, kibar burjuvalar ve kızoğlankız gazeteciler&hellip; ✩ Sistemlere karşıyım, sistemlerin en kabul edilebilir olanı, ilke olarak hi&ccedil;bir sisteme sahip olmamaktır. ✩ Tamamlanmak, beninin vazosunu dolduruncaya kadar, kendi k&uuml;&ccedil;&uuml;kl&uuml;ğ&uuml; i&ccedil;inde yetkinleşmek, d&uuml;ş&uuml;nceden yana ve d&uuml;ş&uuml;nceye karşı savaşma cesareti, ekmeğin gizemi, ekonomik zambaklar bi&ccedil;iminde korkun&ccedil; bir burgunun birden &ccedil;alışmaya başlaması:&nbsp;</p>
+
+<p><strong>DADACI KENDİLİĞİNDENLİK</strong></p>
+
+<p>Herkesin kendine &ouml;zg&uuml; durumunu kolladığı, kendini savunmaktan değilse de, başkalarına saygı duymaktan geri kalmadığı bir yaşam bi&ccedil;imine adamsendecilik derim ben, ulusal marşa d&ouml;n&uuml;şen&nbsp;<em>two-step</em>, elden d&uuml;şme eşya satan d&uuml;kk&acirc;n. Bize Bach f&uuml;gleri dinleten telsiz telefon, genelevler i&ccedil;in ışıklı reklamlar ve tabelalar, Tanrı adına karanfiller dağıtan org, bunların t&uuml;m&uuml; ger&ccedil;ekten de fotoğrafın ve tek yanlı din eğitiminin yerini alıyor.</p>
+
+<p><strong>Etkin yalınlık.</strong></p>
+
+<p>Işık derecelerini se&ccedil;me g&uuml;&ccedil;s&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;: alacakaranlığı yalamak, bal ve dışkıyla dolu koca ağız i&ccedil;inde y&uuml;zmek. Sonsuzluk &ouml;l&ccedil;eğine vurulduğunda, boşunadır her eylem &ndash; (sonucu alabildiğine grotesk olacak bir ser&uuml;vene atılmasına seyirci kalırsak d&uuml;ş&uuml;ncenin &ndash; insanoğlunun g&uuml;&ccedil;s&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; tanımak a&ccedil;ısından &ouml;nemli bir olgu.) Ama eğer yaşam, ama&ccedil;sız ve doğum acısız k&ouml;t&uuml; bir şaka ise, solgun kasımpatları gibi, işin i&ccedil;inden tam anlamıyla sıyrılıp &ccedil;ıkmak gerektiğine inandığımıza g&ouml;re, yeg&acirc;ne mutabakat temelini ilan ediyoruz demektir: sanat. Zihnin yaman savaş&ccedil;ıları olarak bizim y&uuml;zyıllardır ona verdiğimiz &ouml;nemi taşımaz sanat. Kimsenin canını yakmaz o, sanatla ilgilenmeyi bilenler g&ouml;ze girecekler, &uuml;lkeyi sesleriyle doldurmak gibi g&uuml;zel bir fırsat ele ge&ccedil;irecekler. Sanat mahrem bir şeydir, sanat&ccedil;ı kendisi i&ccedil;in sanat yapar; anlaşılır yapıt &uuml;retmek gazetecinin işidir ve şu anda bu canavarı yağlıboyaya karıştırmak hoşuma gidiyor: k&acirc;ğıt t&uuml;p metale &ouml;yk&uuml;n&uuml;yor, sıkıldığında otomatik bi&ccedil;imde i&ccedil;inden kin, kalleşlik, al&ccedil;aklık boşalıyor. Sanat&ccedil;ı, şair, bu end&uuml;strideki bir b&ouml;l&uuml;m şefi suretinde yoğunlaşmış kitleden akan zehirden hoşlanır, kendisine hakaret edilmesine bayılır: değişmezliğinin kanıtıdır bu. Yazar, gazetelerin &ouml;vd&uuml;ğ&uuml; sanat&ccedil;ı olarak, yapıtının anlaşıldığına tanıklık eder: kamu yararı i&ccedil;in bi&ccedil;ilmiş bir paltonun gariban astarı; kabalığı &ouml;rten pa&ccedil;avralar, bayağı i&ccedil;g&uuml;d&uuml;ler barındıran bir hayvanın azgınlığına katkıda bulunan sidik. Tipografik mikroplarla &ccedil;oğalan p&ouml;rs&uuml;k ve yavan et.</p>
+
+<p>İ&ccedil;imizde oldum olası var olan sulu g&ouml;zl&uuml;l&uuml;k eğilimini alt &uuml;st ettik. Bu t&uuml;rden her sızıntı ishal turşusudur. Bu sanatı desteklemek, onu sindirmek demektir. Bize g&uuml;&ccedil;l&uuml;, sağlam, &ouml;zl&uuml; ve hi&ccedil;bir zaman anlaşılmayacak yapıtlar gerek. Mantık, kafa karıştırır. Mantık yanıltıcıdır. Kavramların iplerini, yani s&ouml;zleri, bi&ccedil;imsel kenarlarına, aldatıcı u&ccedil;lara ve merkezlere doğru &ccedil;eker. &Ouml;ld&uuml;r&uuml;c&uuml;d&uuml;r onun zincirleri, bağımsızlığı boğan bin kollu bir canavardır o. Sanat mantıkla birleşmiş olsaydı, ensest yapmış olurdu, kuyruğunu kendi bedeni i&ccedil;ine &ccedil;ekerek, onu yiyip yutarak, kendi kendisiyle zina yapardı ve Protestanlık katranına bulanmış bir karabasana d&ouml;nerdi, bir anıt, grimsi ve ağır bir bağırsak yığını olurdu.</p>
+
+<p>Fakat esneklik, coşku ve hatta adaletsizliğin neşesi, masum bir alışkanlık haline getirdiğimiz ve bizi g&uuml;zel kılan şu k&uuml;&ccedil;&uuml;k ger&ccedil;ek: inceyiz biz ve yumuşaktır parmaklarımız, her yere sokulan, neredeyse akıcı bir bitkinin dalları gibi kayıverirler; kinikler adaletsizliğin ruhumuzu tanımladığını ileri s&uuml;rerler. Bir bakış a&ccedil;ısıdır bu da; ama ne mutlu ki, b&uuml;t&uuml;n &ccedil;i&ccedil;ekler kutsal değildir ve bizde tanrısal olan şey, insan-karşıtı eylemin uyanışıdır. Burada k&acirc;ğıttan yapma bir &ccedil;i&ccedil;ektir s&ouml;z konusu olan: maskeli yaşamın balosunun m&uuml;davimi olan, zarafetin mutfağını, uysal ya da etli butlu, ak&ccedil;a pak&ccedil;a kuzenleri ziyaret eden beylerin yakalarına taktıkları bir &ccedil;i&ccedil;ek. Bizim se&ccedil;tiğimiz şeylerle iş &ccedil;evirir bu beyler. Kutupların karşıtlığı ve birliği, bir anda ger&ccedil;ekliğe d&ouml;n&uuml;şebilir. Her ne olursa olsun bu bayağılığı, k&ouml;sn&uuml;l, k&ouml;t&uuml;l&uuml;k kokan bir ahlakın uzantısını telaffuz etmekte ısrarlıysak. Ahlak, zek&acirc; &uuml;r&uuml;n&uuml; her felaket gibi, k&ouml;relticidir sonunda. Ahlakın ve mantığın denetimi, polis memurlarının &ouml;n&uuml;nde kayıtsızlığı kabul ettirdi bize &ndash;k&ouml;lelik buradan kaynaklanır&ndash; burjuvaların karnını tıka basa doyuran ve sanat&ccedil;ılara a&ccedil;ık kalan yeg&acirc;ne aydınlık ve temiz cam koridorları kirleten kokuşmuş farelerdir bunlar.</p>
+
+<p>Herkes ş&ouml;yle haykırsın: Yerine getirilmesi gereken b&uuml;y&uuml;k bir yıkım ve yadsıma işi var. S&uuml;p&uuml;rmek, temizlemek. Kişinin temizliği, delilik halinden sonra kendini g&ouml;sterir &ndash; asırları par&ccedil;alayan ve yok eden haydutların ellerine terk edilmiş bir d&uuml;nyanın saldırgan, tam deliliğinden sonra. Ama&ccedil;sız, niyetsiz, d&uuml;zensiz: dizginlenemez delilik, kokuşma. S&ouml;z&uuml; ya da bileği g&uuml;&ccedil;l&uuml; olanlar yaşamlarını s&uuml;rd&uuml;recekler, &ccedil;&uuml;nk&uuml; atak davranıyor onlar kendilerini savunmakta, kol ve bacaklarının, duygularının ataklığı, fa&ccedil;alı g&ouml;ğ&uuml;sleri &uuml;zerinde yalazlanıyor.</p>
+
+<p>Ahlak ortaya &ccedil;ıkardı iyilikseverliği ve merhameti, filler ve gezegenler gibi s&uuml;rg&uuml;n veren ve iyi diye nitelenen o iki yağ topağını. Onların iyilikle alakası yok. Apa&ccedil;ıktır iyilik, aydınlık ve kararlıdır, uzlaşmaya ve politikaya karşı acımasızdır. Ahlaklılık, b&uuml;t&uuml;n insanların damarlarına &ccedil;ikolata akıtır. Bu g&ouml;rev, doğa&uuml;st&uuml; bir g&uuml;&ccedil; tarafından buyurulmuş değildir, d&uuml;ş&uuml;nce tacirleri ile &uuml;niversite tekelcilerinin tr&ouml;st&uuml;d&uuml;r. Duygusallık: birbirleriyle dalaşan ve canları sıkılan bir grup insana bakarak takvimi ve bilgelik ilacını buldular. Etiketler yapıştırılarak filozofların savaşı patlak verdi (merkantilizm, bilan&ccedil;o, kılı kırk yaran aşağılık &ouml;nlemler) ve bir kez daha anlaşıldı ki merhamet bir duygudur, sağlığı bozan, tiksintiyle ilişkili ishal gibi bir duygu, g&uuml;neşi kirleten pis heriflerin iğren&ccedil; işidir.</p>
+
+<p>Felsefi d&uuml;ş&uuml;nce fabrikalarından &ccedil;ıkan kokuşmuş bir g&uuml;neşin şu belsoğukluğuna, b&uuml;t&uuml;n kozmik yetilerin karşı olduğunu duyuruyorum buradan,</p>
+
+<p>DADACI TİKSİNTİNİN</p>
+
+<p>b&uuml;t&uuml;n olanaklarıyla, zorlu bir savaşı bildiriyorum.</p>
+
+<p>Ailenin yadsınmasına yol a&ccedil;abilecek tiksintinin her &uuml;r&uuml;n&uuml; dada&rsquo;dır; yıkıcı eylem halindeki b&uuml;t&uuml;n varlığının yumruklarını havaya kaldırarak protesto:&nbsp;<strong>DADA</strong>; uzlaşmanın ve inceliğin edepli cinselliğiyle şimdiye kadar kolayca reddedilmiş b&uuml;t&uuml;n olanakları tanıma: DADA; mantığı ve yaratıcılık yoksunlarının dansını ortadan kaldırma:&nbsp;<strong><em>DADA</em></strong>; uşaklarımızın değer diye yerleştirdiği her hiyerarşi ve sosyal denklemi ortadan kaldırma:&nbsp;&nbsp;<strong>DADA</strong>; her nesne, b&uuml;t&uuml;n nesneler, duygular ve karanlıklar, g&ouml;r&uuml;n&uuml;mler ve paralel &ccedil;izgilerin a&ccedil;ık &ccedil;arpışması, birer yoludur savaşmanın: DADA&rsquo;nın; belleği yok etmek: DADA; arkeolojiyi yok etmek:&nbsp;<em>DADA</em>; peygamberleri yok etmek:&nbsp;<strong>DADA</strong>; geleceği yok etmek:&nbsp;<strong>DADA</strong>; kendiliğindenliğin dolaysız &uuml;r&uuml;n&uuml; olan her tanrıya tartışmasız, mutlak inan&ccedil;:&nbsp;<strong>DADA</strong>; bir uyumdan zarafetle, &ouml;nyargısızca &ouml;teki k&uuml;reye atlama; sesli bir disk gibi fırlatılıp atılmış bir s&ouml;z&uuml;n y&ouml;r&uuml;ngesi; zamanın &ccedil;ılgınlıklarına kapılmış b&uuml;t&uuml;n bireyselliklere saygı: ciddi, &uuml;rkek, &ccedil;ekingen, zorlu, g&uuml;&ccedil;l&uuml;, kararlı, coşkulu; ibadethanesini her t&uuml;r ağır ve yararsız eşyadan arındırmak; kırıcı ya da sevdalı d&uuml;ş&uuml;nceyi t&uuml;k&uuml;rerek dışarı atmak ışıltılı bir &ccedil;ağlayan gibi, ya da onu hep i&ccedil;inde tutmak &ndash;fark etmeyeceğini bilmenin verdiği hoşnutlukla&ndash; baş meleklerin bedenleri ve ruhlarıyla s&uuml;sl&uuml;, soylular i&ccedil;in b&ouml;ceklerden temizlenmiş &ccedil;alılıklarda duyulan aynı yoğunlukla. &Ouml;zg&uuml;rl&uuml;k:&nbsp;<strong>DADA DADA DADA</strong>,&nbsp;kasılmış acıların uluması, karşıtların ve b&uuml;t&uuml;n karşıtlıkların birbirine dolaşması, grotesklerin, sonu&ccedil;suzlukların: HAYATIN.</p>
+