Arşiv tarihçesi

summaryrefslogtreecommitdiff
diff options
context:
space:
mode:
-rw-r--r--e/em/emil-m-cioran-anti-peygamber-en.muse25
1 files changed, 18 insertions, 7 deletions
diff --git a/e/em/emil-m-cioran-anti-peygamber-en.muse b/e/em/emil-m-cioran-anti-peygamber-en.muse
index 46ff5cd..ba6ce2e 100644
--- a/e/em/emil-m-cioran-anti-peygamber-en.muse
+++ b/e/em/emil-m-cioran-anti-peygamber-en.muse
@@ -1,14 +1,25 @@
-<p>Her insanın i&ccedil;inde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, d&uuml;nyadaki k&ouml;t&uuml;l&uuml;k biraz daha artar &hellip;</p>
+#title Anti Peygamber
+#author Emil M. Cioran
+#source https://reznov.noblogs.org/anti-peygamber/
+#lang en
+#pubdate 2024-05-20T11:05:06
+#topics nihilizm, ikonoklastçılık
-<p>Vaaz verme &ccedil;ılgınlığı i&ccedil;imizde &ouml;ylesine yer etmiştir ki, korunma i&ccedil;g&uuml;d&uuml;s&uuml;n&uuml;n bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey &ouml;nereceği iirıı bekler: Ne &ouml;nerdiği &ouml;nemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya &ouml;deriz&hellip;</p>
-<p>&Ccedil;&ouml;p&ccedil;&uuml;s&uuml;nden z&uuml;ppesine kadar herkes, cinai c&ouml;mertliğinin kesesinden harcar; hepsi, mutluluk re&ccedil;eteleri dağıtır; hepsi, herkesin adımlarına y&ouml;n vermek ister: Ortaklaşa hayat, bundan &ouml;t&uuml;r&uuml; tahamm&uuml;l edilmez bir hale gelir; insanın kendi hayatı daha da &ccedil;ekilmez olur: Başkalarının işlerine hi&ccedil; karışmadığı zaman kişi kendi işleri i&ccedil;in o kadar endişe duyar ki, kendi &ldquo;benliği&rdquo;ni bir dine &ccedil;evirir, yada tersten havarilik yaparak &ldquo;benliği&rdquo;ni yok sayar: Evrensel oyunun kurbanıyızdır &hellip; Varoluşun ve&ccedil;helerine getirilen &ccedil;&ouml;z&uuml;m &ouml;nerilerinin bolluğu, ancak bu &ouml;nerilerin nafılelikleriyle mukayese edilebilir. Tarih: İdeal imalathanesi&hellip; huyu suyu belli olmayan mitoloji, s&uuml;r&uuml;lerin ve yalnızlann taşkınlıkları&hellip; ger&ccedil;ekliği olduğu haliyle tasarlamanın reddi, &ouml;l&uuml;mc&uuml;l kurgu a&ccedil;lığı&hellip;</p>
-<p>Fiiliyatımıztn kaynağı, kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu zannetmeye bilin&ccedil;sizce meyilli olmamızdadır. Reflekslerimiz ve gururumuz, teşkil ettiğimiz et ve bilin&ccedil; par&ccedil;asını bir gezegene d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;r. Eğer d&uuml;nyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamak&rsquo;tan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının a&ccedil;ığa &ccedil;ıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak, kendi boyutlanna karşı k&ouml;rleşmektir. ..</p>
+Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar …
-<p>B&uuml;t&uuml;n fiiliyatımız -soluk almaktan imparatorluklar ya da metafizik sistemler kurmaya kadar- kendi &ouml;nemimiz hakkında bir yanılsamadan, bilhassa da peygamberlik i&ccedil;g&uuml;d&uuml;s&uuml;nden &ccedil;ıktığına g&ouml;re, kendi h&uuml;k&uuml;ms&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; doğru bir şekilde g&ouml;rmesi durumunda, işe yarar olmaya ve kendini kurtarıcı gibi g&ouml;stermeye kim &ccedil;alışırdı ki? &ldquo;İdeal&rdquo;siz bir d&uuml;nya, doktrinsiz bir can &ccedil;ekişme, yaşamsız bir ebediyet hasreti&hellip; Cennet&hellip; Fakat kendimizi oyalamaksızın bir saniye bile var olamazdık: İ&ccedil;imizdeki peygamber, bizi kendi boşluğumuzda ihya eden deli tarafımızdır.</p>
+Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey önereceği iirıı bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz…
+
+Çöpçüsünden züppesine kadar herkes, cinai cömertliğinin kesesinden harcar; hepsi, mutluluk reçeteleri dağıtır; hepsi, herkesin adımlarına yön vermek ister: Ortaklaşa hayat, bundan ötürü tahammül edilmez bir hale gelir; insanın kendi hayatı daha da çekilmez olur: Başkalarının işlerine hiç karışmadığı zaman kişi kendi işleri için o kadar endişe duyar ki, kendi “benliği”ni bir dine çevirir, yada tersten havarilik yaparak “benliği”ni yok sayar: Evrensel oyunun kurbanıyızdır … Varoluşun veçhelerine getirilen çözüm önerilerinin bolluğu, ancak bu önerilerin nafılelikleriyle mukayese edilebilir. Tarih: İdeal imalathanesi… huyu suyu belli olmayan mitoloji, sürülerin ve yalnızlann taşkınlıkları… gerçekliği olduğu haliyle tasarlamanın reddi, ölümcül kurgu açlığı…
+
+Fiiliyatımıztn kaynağı, kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu zannetmeye bilinçsizce meyilli olmamızdadır. Reflekslerimiz ve gururumuz, teşkil ettiğimiz et ve bilinç parçasını bir gezegene dönüştürür. Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamak’tan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak, kendi boyutlanna karşı körleşmektir. ..
+
+Bütün fiiliyatımız -soluk almaktan imparatorluklar ya da metafizik sistemler kurmaya kadar- kendi önemimiz hakkında bir yanılsamadan, bilhassa da peygamberlik içgüdüsünden çıktığına göre, kendi hükümsüzlüğünü doğru bir şekilde görmesi durumunda, işe yarar olmaya ve kendini kurtarıcı gibi göstermeye kim çalışırdı ki? “İdeal”siz bir dünya, doktrinsiz bir can çekişme, yaşamsız bir ebediyet hasreti… Cennet… Fakat kendimizi oyalamaksızın bir saniye bile var olamazdık: İçimizdeki peygamber, bizi kendi boşluğumuzda ihya eden deli tarafımızdır.
+
+İdeal bir şekilde zihni açık, yani ideal bir şekilde normal insan, içindeki hiçlik’ten başka hiçbir şeye tutunmamalıdır … Onu işittiğimi farzediyorum: “Amaçtan, bütün amaçlardan koparılmışım: arzularımın ve burukluklarımın sadece formüllerini muhafaza ediyorum. Sonuca bağlama eğilimine direndiğim için ruhu yendim; tıpkı hayatı da, onun içinde çözüm aramaktan dehşete kapılarak: yendiğim gibi… İnsanın seyri – ne mide bulandırıcı şey! Aşk- iki tükürüğün karşılaşması… Bütün duygular mutlaklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan bir tebessümdedir yalnızca.
+
+(Vaktiyle bir “benliğim” vardı; artık sadece bir nesneyim… Yalnızlığın bütün uyuşturucularını tıka basa alıyorum; dünyanın uyuşturucuları bana benliğimi unutturamayacak: kadar hafiftiler. İçimdeki peygamberi öldürmüş olduğuma göre, nasıl olur da insanlar arasında hala bir yerim olabilir ki?)
-<p>İdeal bir şekilde zihni a&ccedil;ık, yani ideal bir şekilde normal insan, i&ccedil;indeki hi&ccedil;lik&rsquo;ten başka hi&ccedil;bir şeye tutunmamalıdır &hellip; Onu işittiğimi farzediyorum: &ldquo;Ama&ccedil;tan, b&uuml;t&uuml;n ama&ccedil;lardan koparılmışım: arzularımın ve burukluklarımın sadece form&uuml;llerini muhafaza ediyorum. Sonuca bağlama eğilimine direndiğim i&ccedil;in ruhu yendim; tıpkı hayatı da, onun i&ccedil;inde &ccedil;&ouml;z&uuml;m aramaktan dehşete kapılarak: yendiğim gibi&hellip; İnsanın seyri &ndash; ne mide bulandırıcı şey! Aşk- iki t&uuml;k&uuml;r&uuml;ğ&uuml;n karşılaşması&hellip; B&uuml;t&uuml;n duygular mutlaklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan bir tebess&uuml;mdedir yalnızca.</p>
-<p>(Vaktiyle bir &ldquo;benliğim&rdquo; vardı; artık sadece bir nesneyim&hellip; Yalnızlığın b&uuml;t&uuml;n uyuşturucularını tıka basa alıyorum; d&uuml;nyanın uyuşturucuları bana benliğimi unutturamayacak: kadar hafiftiler. İ&ccedil;imdeki peygamberi &ouml;ld&uuml;rm&uuml;ş olduğuma g&ouml;re, nasıl olur da insanlar arasında hala bir yerim olabilir ki?)</p>