Arşiv tarihçesi

summaryrefslogtreecommitdiff
path: root/i
diff options
context:
space:
mode:
Diffstat (limited to 'i')
-rw-r--r--i/ik/imha-kolektif-hukuka-karsi-mucadele.muse54
1 files changed, 33 insertions, 21 deletions
diff --git a/i/ik/imha-kolektif-hukuka-karsi-mucadele.muse b/i/ik/imha-kolektif-hukuka-karsi-mucadele.muse
index e12d394..3d2b4f0 100644
--- a/i/ik/imha-kolektif-hukuka-karsi-mucadele.muse
+++ b/i/ik/imha-kolektif-hukuka-karsi-mucadele.muse
@@ -1,42 +1,54 @@
-<p>Modern adalet sistemi her kendini gelişmiş ve adil (?) olarak tanımlasa da, g&uuml;ndelik hayatta bile algımız siyaset&ccedil;iler, haberler ve eğitim vasıtasıyla bu y&ouml;nde şekillendirilse de ger&ccedil;eklik bundan &ccedil;ok daha uzaktır.</p>
+#title Hukuka Karşı Mücadele
+#author İmha Kolektif
+#date 2024
+#lang tr
+#pubdate 2024-12-20T08:59:05
+#authors İmha Kolektif
+#topics hapishane karşıtlığı, abolisyon, hukuk
-<p>Bize aşılanan, polislerin su&ccedil;la (k&ouml;t&uuml; adamlarla) m&uuml;cadele ettiği, cezaevlerinin toplumumuzdan su&ccedil;u (mevzubahis k&ouml;t&uuml; adamları) uzaklaştırdığı ve onu azalttığı, yargı sisteminin adil olduğudur. Onlar olmadan toplumumuzu su&ccedil;lulardan kim uzak tutacak? Onlar olmasa kim bizi g&uuml;vende tutacak?</p>
-<p>Bu &uuml;&ccedil;&uuml;n&uuml;n topluma ne kadar fayda sağladığına, daha doğrusu sağlamadığına, girmeden evvel devletin hukukunun ve ona bağlı olarak da adalet sisteminin varoluş sebebini incelemek gerekecektir.</p>
-<p>Modern hukuk tek bir ama&ccedil; uğruna kurulmuştur: Egemen sınıfların &ccedil;ıkarlarını korumaya hizmet etmek. Modern d&uuml;nyaya hakim sistem olan temsili demokrasili ulus-devletlerde hukuk, egemen sınıflar tarafından &uuml;retilir. Devletin y&ouml;netilenler i&ccedil;in ve aynı zamanda s&ouml;zde kendisi i&ccedil;in &ccedil;izdiği kurallarda bizzat kendisi s&ouml;z hakkına sahiptir.</p>
+Modern adalet sistemi her kendini gelişmiş ve adil (?) olarak tanımlasa da, gündelik hayatta bile algımız siyasetçiler, haberler ve eğitim vasıtasıyla bu yönde şekillendirilse de gerçeklik bundan çok daha uzaktır.
-<p>Hukuk yoluyla y&ouml;neten sınıflar ile halkın ezilen tabakaları arasında uzlaşma kurulabilir. Ancak bu ikisinin &ccedil;ıkarları birbiriyle her daim &ccedil;elişki i&ccedil;inde olacağı i&ccedil;in bu uzlaşmada bile egemen sınıflar kendi &ccedil;ıkarlarını koruma gayesi g&uuml;tmektedir. Bunun bir &ouml;rneğini iş&ccedil;i haklarında g&ouml;rebilmekteyiz. Ge&ccedil;mişte iş&ccedil;ilerin grev hakkına t&uuml;mden izin vermeyen burjuvazi, daha sonra bunun i&ccedil;in m&uuml;cadele eden iş&ccedil;ilere bu hakkı tanımıştır. Ancak bir koşulla! İşveren, lokavt hakkını kullanarak kendi &ccedil;alıştırdığı iş&ccedil;iler &uuml;zerinde baskı kurma hakkına sahip olduğu s&uuml;rece&hellip;</p>
+Bize aşılanan, polislerin suçla (kötü adamlarla) mücadele ettiği, cezaevlerinin toplumumuzdan suçu (mevzubahis kötü adamları) uzaklaştırdığı ve onu azalttığı, yargı sisteminin adil olduğudur. Onlar olmadan toplumumuzu suçlulardan kim uzak tutacak? Onlar olmasa kim bizi güvende tutacak?
-<p>T&uuml;rkiye&rsquo;de benzer bir &ouml;rnek kadın hakları i&ccedil;in de g&ouml;r&uuml;lebilir. Kadınlar, kendi hakları i&ccedil;in zaten &ouml;rg&uuml;tl&uuml; m&uuml;cadele s&uuml;rd&uuml;rmekteydi. Yeni kurulan cumhuriyetin erkek egemen sınıfları ona kağıt &uuml;zerinde eşitlik tanımış olsa bile, kadınların hem toplumda hem de kanunen tamamen eşit olamama sorunu g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar gelmiş bir meseledir.</p>
+Bu üçünün topluma ne kadar fayda sağladığına, daha doğrusu sağlamadığına, girmeden evvel devletin hukukunun ve ona bağlı olarak da adalet sisteminin varoluş sebebini incelemek gerekecektir.
-<p>Hukuka ve adalet sistemine dair algımız, her ne kadar idealist kavramlarla bulandırılmış olsa da, hukukun &ouml;z&uuml;nde bir kontrol mekanizması olduğu ger&ccedil;eği değişmemektedir. Aynı zamanda liberal muhalefet de egemen sınıfın kaygılarını taşıdığı i&ccedil;in, bu soruna k&ouml;kten yaklaşmak yerine reformist bir bi&ccedil;imde, onu daha adaletli (?) bir hale getirme gayesiyle yaklaşmaktadır. Ancak asıl gerekli olan devletin polisine, mahkemelerine, cezaevlerine, yasalarına yenilik getirmek değildir.</p>
+Modern hukuk tek bir amaç uğruna kurulmuştur: Egemen sınıfların çıkarlarını korumaya hizmet etmek. Modern dünyaya hakim sistem olan temsili demokrasili ulus-devletlerde hukuk, egemen sınıflar tarafından üretilir. Devletin yönetilenler için ve aynı zamanda sözde kendisi için çizdiği kurallarda bizzat kendisi söz hakkına sahiptir.
-<p>Polisin g&ouml;revi hi&ccedil;bir zaman halkın can ve mal g&uuml;venliğini sağlamak olmamıştır. Polis ve ordu, g&uuml;venliği sağlamaz hatta aksine devletin &ccedil;ıkarlarını korumak i&ccedil;in toplumun huzuruna m&uuml;dahalede bulunabilir.</p>
+Hukuk yoluyla yöneten sınıflar ile halkın ezilen tabakaları arasında uzlaşma kurulabilir. Ancak bu ikisinin çıkarları birbiriyle her daim çelişki içinde olacağı için bu uzlaşmada bile egemen sınıflar kendi çıkarlarını koruma gayesi gütmektedir. Bunun bir örneğini işçi haklarında görebilmekteyiz. Geçmişte işçilerin grev hakkına tümden izin vermeyen burjuvazi, daha sonra bunun için mücadele eden işçilere bu hakkı tanımıştır. Ancak bir koşulla! İşveren, lokavt hakkını kullanarak kendi çalıştırdığı işçiler üzerinde baskı kurma hakkına sahip olduğu sürece…
-<p>Polis, sıradan bir eylemciyi sa&ccedil;larından &ccedil;ekerek tutuklayabilir.</p>
+Türkiye’de benzer bir örnek kadın hakları için de görülebilir. Kadınlar, kendi hakları için zaten örgütlü mücadele sürdürmekteydi. Yeni kurulan cumhuriyetin erkek egemen sınıfları ona kağıt üzerinde eşitlik tanımış olsa bile, kadınların hem toplumda hem de kanunen tamamen eşit olamama sorunu günümüze kadar gelmiş bir meseledir.
-<p>Polis, herhangi bir &ccedil;ocuğu sokak ortasında &ouml;ld&uuml;rebilir.</p>
+Hukuka ve adalet sistemine dair algımız, her ne kadar idealist kavramlarla bulandırılmış olsa da, hukukun özünde bir kontrol mekanizması olduğu gerçeği değişmemektedir. Aynı zamanda liberal muhalefet de egemen sınıfın kaygılarını taşıdığı için, bu soruna kökten yaklaşmak yerine reformist bir biçimde, onu daha adaletli (?) bir hale getirme gayesiyle yaklaşmaktadır. Ancak asıl gerekli olan devletin polisine, mahkemelerine, cezaevlerine, yasalarına yenilik getirmek değildir.
-<p>Polis, herhangi bir esnafı g&uuml;n ortasında darp edebilir.</p>
+Polisin görevi hiçbir zaman halkın can ve mal güvenliğini sağlamak olmamıştır. Polis ve ordu, güvenliği sağlamaz hatta aksine devletin çıkarlarını korumak için toplumun huzuruna müdahalede bulunabilir.
-<p>Polis, herhangi bir mahallede uyuşturucu ticaretinin yayılmasına &ouml;nayak olabilir.</p>
+Polis, sıradan bir eylemciyi saçlarından çekerek tutuklayabilir.
-<p>Kolluk kuvvetleri, sadece devletin kol g&uuml;c&uuml;n&uuml; g&ouml;stermek i&ccedil;in mevcuttur.</p>
+Polis, herhangi bir çocuğu sokak ortasında öldürebilir.
-<p>Mahkemelerin de varoluş sebebi burada yatmaktadır. Devletin kanunu nu uygulamak i&ccedil;in var olan mahkemeler, ger&ccedil;ekte halkın &ccedil;ıkarlarını g&uuml;tmemekle beraber ihtilaflardaki insan unsurunu tamamen &ccedil;&ouml;pe atmaktadır. &Ouml;rneğin ceza davalarında s&uuml;re&ccedil; tamamen fail-eylem-yasa merkezli gitmektedir. Ne mağdurun yaşadıkları g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurulmaktadır, ne de sorunun toplumdaki yerine inilmektedir. Mahkemeler ve dolayısıyla devlet, insan ilişkilerinin (su&ccedil;lu-mağdur, &ldquo;aile&rdquo; vd.) insan unsurunu &ccedil;alıp, ilişkileri tamamen devletin eline devretmektedir.</p>
+Polis, herhangi bir esnafı gün ortasında darp edebilir.
-<p>Cezaevleri de aynı şekilde hi&ccedil;bir zaman ihtilafları &ccedil;&ouml;zmez, aksine onları bir s&uuml;reliğine h&uuml;crelere kilitler. Cezaevleri, toplumsal nitelik taşıyan su&ccedil;ları birey &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;ne indirgemekten başka bir şey yapmaz. Yargılama s&uuml;recinin olabildiğince dışına itilen bir tecav&uuml;z mağduru &ndash;en iyi ihtimalde- hem yaşadığı faciayla, hem &ccedil;atışmanın dışına itilmesiyle hem de sorunun &ouml;z&uuml;n&uuml;n meseleden dahi sayılmamasıyla &uuml;st &uuml;ste &uuml;&ccedil; kez kaybeder.</p>
+Polis, herhangi bir mahallede uyuşturucu ticaretinin yayılmasına önayak olabilir.
-<p>Bununla beraber, devletin her aparatı gibi, cezaevleri de tek bir şey i&ccedil;in vardır: Devletin &ccedil;ıkarlarını korumak maksadıyla devletin &ccedil;izdiği sınırlar dışına &ccedil;ıkanları toplumdan uzaklaştırmak.</p>
+Kolluk kuvvetleri, sadece devletin kol gücünü göstermek için mevcuttur.
-<p>Devlet, istediği s&uuml;rece mahk&ucirc;mlarını tıbbi yardımdan mahk&ucirc;m bırakabilir. Devlet, istediği s&uuml;rece mahk&ucirc;mlarını tecrit edebilir. &Ouml;l&uuml;m cezası her &uuml;lkede olmayabilir, ancak her devlet mahk&ucirc;mları istediği s&uuml;rece &ouml;l&uuml;m&uuml;ne terk edebilir.</p>
+Mahkemelerin de varoluş sebebi burada yatmaktadır. Devletin kanunu nu uygulamak için var olan mahkemeler, gerçekte halkın çıkarlarını gütmemekle beraber ihtilaflardaki insan unsurunu tamamen çöpe atmaktadır. Örneğin ceza davalarında süreç tamamen fail-eylem-yasa merkezli gitmektedir. Ne mağdurun yaşadıkları göz önünde bulundurulmaktadır, ne de sorunun toplumdaki yerine inilmektedir. Mahkemeler ve dolayısıyla devlet, insan ilişkilerinin (suçlu-mağdur, “aile” vd.) insan unsurunu çalıp, ilişkileri tamamen devletin eline devretmektedir.
-<p>Mesele temelinde zul&uuml;m, baskı ve s&ouml;m&uuml;r&uuml; olan bu sistemi yeniden yapılandırmak, ona yeni eklentiler getirmek, onu geliştirmeye &ccedil;alışmak değildir. Temeli &ccedil;&uuml;r&uuml;k yapılar sağlamlaştırılamaz.</p>
+Cezaevleri de aynı şekilde hiçbir zaman ihtilafları çözmez, aksine onları bir süreliğine hücrelere kilitler. Cezaevleri, toplumsal nitelik taşıyan suçları birey ölçüsüne indirgemekten başka bir şey yapmaz. Yargılama sürecinin olabildiğince dışına itilen bir tecavüz mağduru –en iyi ihtimalde- hem yaşadığı faciayla, hem çatışmanın dışına itilmesiyle hem de sorunun özünün meseleden dahi sayılmamasıyla üst üste üç kez kaybeder.
-<p>Asıl yapılması gereken muhaliflerine savaş hukuku uygulayan faşist adalet sisteminin yeniden yapılandırılması değildir.</p>
+Bununla beraber, devletin her aparatı gibi, cezaevleri de tek bir şey için vardır: Devletin çıkarlarını korumak maksadıyla devletin çizdiği sınırlar dışına çıkanları toplumdan uzaklaştırmak.
+
+Devlet, istediği sürece mahkûmlarını tıbbi yardımdan mahkûm bırakabilir. Devlet, istediği sürece mahkûmlarını tecrit edebilir. Ölüm cezası her ülkede olmayabilir, ancak her devlet mahkûmları istediği sürece ölümüne terk edebilir.
+
+Mesele temelinde zulüm, baskı ve sömürü olan bu sistemi yeniden yapılandırmak, ona yeni eklentiler getirmek, onu geliştirmeye çalışmak değildir. Temeli çürük yapılar sağlamlaştırılamaz.
+
+Asıl yapılması gereken muhaliflerine savaş hukuku uygulayan faşist adalet sisteminin yeniden yapılandırılması değildir.
+
+Asıl yapılması gereken korku ve tahakküm değil, beraberlik ve güven üzerine kurulu bir toplum inşa etmektir.
+
+Asıl yapılması gereken devletin hukukunun, devletin adalet sisteminin tümden reddidir.
-<p>Asıl yapılması gereken korku ve tahakk&uuml;m değil, beraberlik ve g&uuml;ven &uuml;zerine kurulu bir toplum inşa etmektir.</p>
-<p>Asıl yapılması gereken devletin hukukunun, devletin adalet sisteminin t&uuml;mden reddidir.</p>